İnsanoğlunun kısa vadeli karlar uğruna başka insanların yaşamını ve doğayı hiçe sayarak ,Dünyamızı hızla kirletmeleri nedeniyle hızlı sona felakete giderken feryatlar başladı,ancak gelişmiş ülkeler bu feryatlardan bile nasıl kazanırız hesabını yaptılar bile ,Örneğin Bulaşık makinası üreten firmalar sadece su tasarrufuna ilişkin kampanyalarda daha az su tüketilmesi için bulaşıkların Makine ile yıkanmasını önermekle kalmayıp bazı çevreci kuruluşlarla ortak reklam bile yapmaya başladılar ,ama elektrik sarfiyatı yada deterjan tüketiminden bahis bile edilmedi.
Küresel iklim değişikliği nedeniyle tüm gelişmiş ülkeler karasal kökenli protein kaynaklarının üretim maliyetlerinin daha fazla olacağı hesabıyla hızlı biçimde geleceklerinin denizlerde aramaya ve yatırımlar yapmaya başladılar.Okyanuslara uzanarak tüm milletlerin ortak kulanım alanlarında su ürünleri stoklarını acımasızca tüketmeye ve bu alanlarda söz sahibi olabilmek için uluslar arası anlaşmaların bile değişmesi için baskıcı lobi çalışmalara başladılar.
Ülkemizde ise karasal kirleticilerin % 98 lere varmasına karşın bırakın kıyı balıkçılığını açık deniz balıkçılığında bile gelişme sağlayamadık,son 3 yıldır uluslar arası sularda Orkinos avcılığı yapan balıkçılarımıza bile darbe vurularak kotalar kondu ve bu kotalar hemen aşağı çekilerek gelişmemizin önü kesiliverdi.
Peki biz Ülke yada Hükümetler olarak ne yaptık kıyı balıkçığımızı geliştirmek şöyle dursun açık deniz balıkçığımızda bile geri kalarak gerekli lobi yi yapıp haklarımızı alamadık daha okyanuslara çıkarak orada bulanan payımızı bile alamadık.Zaten Türk Balıkçısı Okyanuslara çıkana kadar orada bulunan stoklar tükenmiş olacak bizde boşa çıkmış olacağız,hemen şimdi çıkalım desek bile bürokrasi hazretleri sanki gelişmiş Ülkelerle sözleşmiş gibi olmadık zorluklar çıkararak balıkçılığın önünü kesiverirler.Çünkü Denizlerden ve Balıkçılıktan 6 Bakanlık 18 Genel Müdürlük sorumlu olduğu sürece Okyanuslara çıkmamız hayal olur oysa ,Küresel iklim değişikliği nedeniyle bunu yapmaz isek Milletimiz aç kalabilir.
İklim değişikliği ve sebep olduğu kuraklık nedeniyle Konya ovasında Buğday rekoltemiz bile düştü aşağı yukarı tüm dünyada durum böyle,Buğday rekoltesi düştüğünde hayvan yemi düşmez mi o da düşer tabii durum böyle oluca Ülkemizde karasal kökenli protein kaynaklarında meydana gelecek açığı neyle kapatacağız .
Elbette deniz kaynaklarıyla kapatacağız ama gelin görün kü biz buna hazır değiliz,bir Ülkede Balık çiftlilerini uzaklaştırmaktan değil kapatmaktan bahsedilirse biz açık denizlere Okyanuslara hiç çıkamayız ve orada bizi bekleyen haklarımızı alamayız.
Şu sıralar 300 kadar Balıkçı gemisi Akdeniz açıklarında kendilerine verilen kota miktarlarını aşmayacak şekilde Orkinos avlamaya ve ülkemize fayda saklamaya çaba sarf ediyorlar,ancak daha Orkinos Kıbrıs açıklarına varmadan başta İspanya olmak üzere gelişmiş ülkeler G-8 ler Orkinos a yavru falan demeden avlıyorlar.Oysa Orkinos Akdeniz de göçünü tamamlayarak yavru verecek daha yavru vermeye fırsat vermeden avlıyorlar sonrada bize kota uyguluyorlar.
İstanbul Boğazından binlerce yıldır Karadeniz e göçen balık sürülerine izin vermeyip bizde bunları avlasak bencil davransak Akdeniz e kıyısı olan Ülkelerin hiç biri Palamut yada Lüfer yiyemez.Ama biz avlanma yasaklarıyla kendi içimizde uyguladığımız mekanizma ile onlarında pay almasını sağlarken onlar bunu yapmıyor bizde seyretmek ve köklü ,kalıcı ve milli bir Denizcilik yada Balıkçılık Politikası oluşturamıyoruz.
Konya ovası ortada ,Trakya da ayçiçeğinin ne olacağı ve çeltik tarlalarını düşünemiyorum bile ,Elbistan ovasında kuru fasulye bitti ,Çukurova zor durumda bırakın hayvan yemini üretmeyi yiyecek ekmek olmazsa ne olacak
ATATÜRK ÜN geleceğimiz denizlerde demesiyle ne kadar önce Küresel iklim değişikliğini gördüğünü anlamamak için ne olmak lazım.