"17 Mayıs Pazar, aylar sonra sokaktayız"

Koronavirüs pandemisi tüm dünyayı etkisi altına aldı. 17 Mayıs 2020 itibariyle dünya genelinde toplam vaka 4 milyonun üzerindeyken, 300 binden fazla insan hayatını kaybetti. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgının önüne geçilmesi adına tedbirler alındı. Alınan kararlardan birisi de virüsün ölümcül etkisinin daha yüksek olduğu söylenen 65 yaş üzeri insanların sokağa çıkmaması oldu. Ülkemizde vaka sayılarının yatay bir seyir izlemeye başlaması ve virüsün daha tanınır olduğu düşüncesiyle....

17 Mayıs Pazar, aylar sonra sokaktayız

Koronavirüs pandemisi tüm dünyayı etkisi altına aldı. 17 Mayıs 2020 itibariyle dünya genelinde toplam vaka 4 milyonun üzerindeyken, 300 binden fazla insan hayatını kaybetti. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgının önüne geçilmesi adına tedbirler alındı. Bunlardan biri de virüsün ölümcül etkisinin  daha yüksek olduğu söylenen 65 yaş üzeri insanların sokağa çıkmaması oldu. Ülkemizde vaka sayılarının yatay bir seyir izlemeye başlaması ve virüsün daha tanınır olduğu düşüncesiyle “yeni” bir normalleşmeye başlandı. Bunlardan biri de sokağa çıkma yasağının uygulandığı günlerde 65 yaş üstüne verilen sokağa çıkma izni oldu.

Denizcilik sektörünün yakından tanıdığı duayen isimler Harun Şişmanyazıcı ve Ali Çakır işte bu günleri sokağa çıktıklarında hissettiklerini, duygu ve düşüncelerini bizimle paylaştılar. 

Harun Şişmanyazıcı: "Aylar sonra ilk defa sokağa çıkıyorum. Gençliğimde bu gün yada bundan bir iki gün önce Ahşap Fenerbahçe stadında 19 Mayıs gösterilerinin provaları olurdu, onları seyretmeye giderdim. Şimdi yıllar sonra , yaklaşık 3 ay eve kapalı olduktan sonra sokağa çıkıyorum. Geç kalıyormuşum, verilen süreyi kaçırıyormuşum telaşı ile, sanki her şey dahil bir tatil köyünde yemek standlarına saldırırcasına, ama biraz ürkek ,bilmem neden birer suçluluk duygusu içinde kendimi sokağa attım.

İlk önce MODA caddesinde üstüme gelen İnsan gurubu ile karşılaştım. Doğal olarak onlar Moda burnuna doğru yürürken ben ters istikamette Ali Çakır ile buluşmak için Kadıköy’e doğru yürüyordum. Yollarda maskeli, bastonlu zor yürüyen yaşlı insanlar. İçim bir tuhaf oldu, ben kendimi genç sanıyordum. Çevremdeki algıda buydu. Bu manzara bana yaşımı hatırlattı, suratıma şamar gibi ‘’bak işte ait olduğun yaş gurubu bu ‘’dedi. Bu tabi kötü bir duygu. İnsanlara bakıyorum, onlarda bana bakıyor. Sonra anladım ki, herkes maskeli ve sokaktaki insanların yaşı da geçkin olduğu için herkes birbirini bir tanıdığına benzetiyor ve tanımaya çalışıyor. Biraz ileride bir grup samimi arkadaşımıza rastladım. Her zaman sarılıp hal hatır sorduğumuz arkadaşlar ile sanki yeni tanışıyormuşuz gibi araya mesafe koyarak, hatta biran önce o ortamdan kurtulma duygusu ise konuşmaya başladık. Daha sonra Ali’yi bahane edip ayrıldım. Çünkü kafamızın bir kenarında daima bir korku ve yaşımız gereği kurallara harfiyen uyma alışkanlığı var. Ama şunu gördüm ki bu Covid-19 bizi iyice değiştirmiş. Ali ile buluştuk, Ali anladığım kadarı ile kerhen sokağa çıkmıştı. Bir an önce eve dönmek istiyordu. Moda’da aramızda 1.5 -2 metre mesafeden konuşarak bir tur attık. Sonra Koço’nun önüne inip sahildeki parka girmek istedik. Polisler yasak dedi. Peki parka gidelim oda yasak. Nerede dolaşacağız evinizin önünde. Bu insanda bu sefer tam bir tutsaklık hissi uyandırdı. Eve dönmeye karar verdik.

Bu karantinaya eyvallah, ama bunun süresi uzadıkça ve bu tip herkes içeride biz dışarıda izinleri bizi mutlu etmiyor. Biz sosyal bir varlığız. Hayattan kopmuş insanlar değiliz. Özel ve resmi bir çok işimiz var bunları yapamamak bizi mutsuz ediyor. Hafta içi yasağın olmadığı günlerde hiç olmaz ise bir gün 3-4 saat bir izin bizim bir çok işimizi halletmemize imkan sağlayacaktır. Ancak bu izinlerin verilen şekli ile pek bir faydası olmuyor. 12-18 arası 6 saat hakkım varken , 1.5 saat kullanıp, şimdi evdeyim. Çoğu kişi de böyle yaptı. Çünkü bu sıcakta beton yollarda dolaşmak sağlıklı değil. Buna da şükür diyelim."

Ali Çakır: "2019 Ararlık ayında Kars ve Sarıkamış ta eksi 27 derece 10 kilometre yürürken, Telendos adasında kaya tırmanışı yaparken, Hurgada,'da tüplü dalışta kendimi 65 yaş üstü olduğumu hiç hissetmemiştim.Yaşlıyız ancak yıkılmadık ayaktayız. Bizim kuşağın yaşamadığı tek bu Covid 19 kalmıştı onu da yaşadık. Birde biz 65 yaş ve üstü şehir şehir kültür turlarına yapmak suretiyle iç turizme katkıda bulunuyorduk.  Ya şimdi hayatta ıskaladıklarımızı tam yakalayalım, yurdumuzu diğer ülkeleri dolaşalım dediğimiz bir anda hadi sen evden çıkma bakalım.

Aklıma Cem Karaca'nın bir şarkısı geldi. ''Sen İşçisin İşçi Kal'' bize de şu sıralar 'Sen Yaşlısın Yaşlı Kal denmesi ağrıma gitti.

Allah daha beterlerinden korusun.  Esas olan yetişmiş genç kuşağa bir zarar gelmesin."