Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, "Küresel ısınma oldu, biyolojik çeşitlilik değişti. Özellikle yerli türlerde azalma oldu.
Eskiden çok miktarda ahtapot vardı. Balon balıkları ile beraber baktığımız zaman eskisi kadar ahtapotun olmadığını görüyoruz. Yerli türlerde azalma tam tersi Kızıldeniz türlerinde hem tür bakımından hem de popülasyon bakımından bir artış söz konusudur. Bu göç batı Akdeniz'e doğru ve Ege'ye doğru sürekli kayıyor" dedi.
AÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, yaşanan iklim değişiklikleri sonucu Akdeniz'in derinliklerinde yaşanan biyoçeşitliliği değerlendirdi. Av yasağının 1 Eylül itibariyle kaldırılmasının ardından Akdeniz'de balık verimliğini değerlendiren Gökoğlu, "Antalya körfezinde av yasağı önceki sirkülere göre 1 mil daha attırılarak 3 mile çıkarıldı. 3 mile çıkınca biraz derine kaydık. Derine kayınca da balıkçılarımız şuanda özellikle Mersin, İskenderun tarafında 2 mil sınırı içerisinde avlanıyor. İskenderun'da iyi jumbo karides çıkıyor. Kızıldeniz göçmenidir. Bir müddet sonra oradaki avlamadan dolayı popülasyonda azalma olduğu zaman bu teknelerin büyük kısmı Antalya körfezine gelecek. Evet, su sıcak. Mevsimsel olarak havaların soğumaması nedeniyle yüksek seyrediyor. Kıyıya doğru indiğimiz zaman balık miktarlarında artış görünüyor. Tür zenginliği olur. Teknelerimiz şuanda kıyıda avlanıyor. Körfezde sadece bir tekne avlanıyor. O da 3 milin dışında avlanıyor" dedi.
"Kızıldeniz türlerinde hem tür bakımında hem de popülasyon bakımında bir artış söz konusu"
Akdeniz'de ısınan deniz suyu sıcaklığı ile balık türlerinde azalma olduğunu savunan Gökoğlu, "Bunun için geçmiş yılların da çalışmasını yapmak lazım. Ben bu işi balıkçı olarak babamın yanında tekne üzerinde başladım. Süreci şöyle gözümün önüne getirerek eski ve yeniyi kıyasladığım zaman biyolojik çeşitlilik çok değişti. Deniz kıyılarındaki yapılar ve tatlı sularda çok büyük değişiklikler oldu. Bunun deniz içerisinde yansımaları oldu. Küresel ısınma oldu, biyolojik çeşitlilik değişti. Özellikle yerli türlerde azalma oldu. Eskiden çok miktarda ahtapot vardı. Balon balıkları ile beraber baktığımız zaman eskisi kadar ahtapotun olmadığını görüyoruz. Bunları tüketen balon balıklarıdır. Yerli türlerde azalma tam tersi Kızıldeniz türlerinde hem tür bakımında hem de popülasyon bakımında bir artış söz konusudur" diye konuştu.
"Bu göç batı Akdeniz'e doğru ve Ege'ye doğru sürekli kayıyor"
Kızıldeniz'den Akdeniz'e doğru bir göç olduğunun altını çizen Gökoğlu, "Bu göç batı Akdeniz'e doğru ve Ege'ye doğru sürekli kayıyor. Balıklar olarak bakmamak lazım birçok Kızıldeniz türü organizma kıyıda hakim durumda. Antalya'da 1976 yılında falezlerde ayağımıza kara diken dediğimiz yerli denizkestanelerinden ayağımızı basamıyorduk. Şimdi bir tane yok. Yerine gelen Kızıldeniz göçmeni zehirli denizkestanesinde artış var. Eskiden kıyılarda alpler ve yosunlar olurdu onlar da olmaz oldu" ifadelerini kullandı.
"Caretta ısırma olayı bitti"
Antalya'da zaman zaman yaşanan caretta ısırma vakalarına da değinen Gökoğlu, şunları söyledi:
"Şu anda bundan sonra ısırma vakası bitti. Bundan sonra yaşanmaz. Bilindiği gibi carettalar belli dönemlerde yavrularının çıkış zamanlarında dönemlerine doğru bizim Antalya bölgesinde ısırma vakalarına rastlıyoruz. Isırma koparma şeklinde değil sadece sıkmadır. Antalya'da vakalara baktığımız zaman bunun daha çok öğleden sonra olduğunu görüyoruz. Öğleden sonra neden ısırıyor? Sabahtan denize doğru bir esinti olur, öğleden sonra da denizden bir meltem çıkar. Bu meltem denizi bulandırır. Carettalar da kıyılarda ve iskeleler yakınında beyaz tenli insanları muhtemelen denizanası sanarak ısırma vakası oluyor. Yavrularını koruma içgüdüsü olabilir."
Eskiden çok miktarda ahtapot vardı. Balon balıkları ile beraber baktığımız zaman eskisi kadar ahtapotun olmadığını görüyoruz. Yerli türlerde azalma tam tersi Kızıldeniz türlerinde hem tür bakımından hem de popülasyon bakımından bir artış söz konusudur. Bu göç batı Akdeniz'e doğru ve Ege'ye doğru sürekli kayıyor" dedi.
AÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, yaşanan iklim değişiklikleri sonucu Akdeniz'in derinliklerinde yaşanan biyoçeşitliliği değerlendirdi. Av yasağının 1 Eylül itibariyle kaldırılmasının ardından Akdeniz'de balık verimliğini değerlendiren Gökoğlu, "Antalya körfezinde av yasağı önceki sirkülere göre 1 mil daha attırılarak 3 mile çıkarıldı. 3 mile çıkınca biraz derine kaydık. Derine kayınca da balıkçılarımız şuanda özellikle Mersin, İskenderun tarafında 2 mil sınırı içerisinde avlanıyor. İskenderun'da iyi jumbo karides çıkıyor. Kızıldeniz göçmenidir. Bir müddet sonra oradaki avlamadan dolayı popülasyonda azalma olduğu zaman bu teknelerin büyük kısmı Antalya körfezine gelecek. Evet, su sıcak. Mevsimsel olarak havaların soğumaması nedeniyle yüksek seyrediyor. Kıyıya doğru indiğimiz zaman balık miktarlarında artış görünüyor. Tür zenginliği olur. Teknelerimiz şuanda kıyıda avlanıyor. Körfezde sadece bir tekne avlanıyor. O da 3 milin dışında avlanıyor" dedi.
"Kızıldeniz türlerinde hem tür bakımında hem de popülasyon bakımında bir artış söz konusu"
Akdeniz'de ısınan deniz suyu sıcaklığı ile balık türlerinde azalma olduğunu savunan Gökoğlu, "Bunun için geçmiş yılların da çalışmasını yapmak lazım. Ben bu işi balıkçı olarak babamın yanında tekne üzerinde başladım. Süreci şöyle gözümün önüne getirerek eski ve yeniyi kıyasladığım zaman biyolojik çeşitlilik çok değişti. Deniz kıyılarındaki yapılar ve tatlı sularda çok büyük değişiklikler oldu. Bunun deniz içerisinde yansımaları oldu. Küresel ısınma oldu, biyolojik çeşitlilik değişti. Özellikle yerli türlerde azalma oldu. Eskiden çok miktarda ahtapot vardı. Balon balıkları ile beraber baktığımız zaman eskisi kadar ahtapotun olmadığını görüyoruz. Bunları tüketen balon balıklarıdır. Yerli türlerde azalma tam tersi Kızıldeniz türlerinde hem tür bakımında hem de popülasyon bakımında bir artış söz konusudur" diye konuştu.
"Bu göç batı Akdeniz'e doğru ve Ege'ye doğru sürekli kayıyor"
Kızıldeniz'den Akdeniz'e doğru bir göç olduğunun altını çizen Gökoğlu, "Bu göç batı Akdeniz'e doğru ve Ege'ye doğru sürekli kayıyor. Balıklar olarak bakmamak lazım birçok Kızıldeniz türü organizma kıyıda hakim durumda. Antalya'da 1976 yılında falezlerde ayağımıza kara diken dediğimiz yerli denizkestanelerinden ayağımızı basamıyorduk. Şimdi bir tane yok. Yerine gelen Kızıldeniz göçmeni zehirli denizkestanesinde artış var. Eskiden kıyılarda alpler ve yosunlar olurdu onlar da olmaz oldu" ifadelerini kullandı.
"Caretta ısırma olayı bitti"
Antalya'da zaman zaman yaşanan caretta ısırma vakalarına da değinen Gökoğlu, şunları söyledi:
"Şu anda bundan sonra ısırma vakası bitti. Bundan sonra yaşanmaz. Bilindiği gibi carettalar belli dönemlerde yavrularının çıkış zamanlarında dönemlerine doğru bizim Antalya bölgesinde ısırma vakalarına rastlıyoruz. Isırma koparma şeklinde değil sadece sıkmadır. Antalya'da vakalara baktığımız zaman bunun daha çok öğleden sonra olduğunu görüyoruz. Öğleden sonra neden ısırıyor? Sabahtan denize doğru bir esinti olur, öğleden sonra da denizden bir meltem çıkar. Bu meltem denizi bulandırır. Carettalar da kıyılarda ve iskeleler yakınında beyaz tenli insanları muhtemelen denizanası sanarak ısırma vakası oluyor. Yavrularını koruma içgüdüsü olabilir."