Deniz timi, atık bırakan gemiyi 'parmak izinden' yakalıyor
istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 'deniz timi', sahilleri kirleten gemilere göz açtırmıyor.
Günün 24 saati havadan ve denizden kontrol yapan ekip, suçüstü yakalayamadığı durumlarda 'parmak izi' metodunu kullanarak denize atık bırakan gemiyi tespit ediyor. Denizin kirletildiğini belirleyen deniz timi, önce hem kirli hem de temiz noktalardan numune alıyor. Sonra çevredeki gemilerin atık su çıkış noktalarından da birer numune alarak tüm örnekleri bünyesindeki uluslararası akreditasyona sahip laboratuvara gönderiyor. Burada parmak izi ortaya çıkan kirli su, gemi sahibini ele veriyor. Avrupa yakası sahillerinde denetim yapan 'Çevrebey3' adlı botla çalışmaları yerinde görmek için ekibe katılıyoruz. Üç zabıtanın görev yaptığı bota bilirkişi olarak bir de çevre mühendisi eşlik ediyor. Haliç üzerindeki Atatürk Köprüsü altından Yenikapı sahiline doğru yol alıyoruz. Boğaz'dan geçmek için peş peşe dizilmiş yüzlerce geminin arasından süzülüyoruz kıvrıla kıvrıla. Her tankerin yanından geçerken gözlerimiz de gemilerin arka kısmındaki deliklere çevriliyor. Güzelim Marmara'ya atık boşaltan gemiyi görürsek yanaşıyoruz hemen yamacına. Zabıtalar, tankerden atılan su örneklerini uzun saplı kovalarıyla alarak kavanozlara dolduruyor. Diğer bir zabıta da cezaya itiraz edilmesi ihtimaline karşı kamera kaydına alıyor yaşananları. Kavanozlara gemi ile ilgili bilgiler yazılıp mühürleniyor. Derken, denetime havadan katılan helikopterden anons geliyor bottaki ekibe. Koordinatları verilen şüpheli geminin yanına gidiyoruz hızlı bir şekilde. Gürültüyü duyan geminin işçileri telaşla iskeleye doluşuyor. Tedirgin olan gemi personelini sakinleştirmek için bottan mikrofonla bir ses yükseliyor: "No problem, no problem!" İşlem tamamlandıktan sonra süratli bir şekilde diğer tankerlerin arasında denetime devam ediyoruz. Kimyasal maddelerde ceza 10 kat artıyor Deniz timi, çalışmalarını Avrupa ve Anadolu yakasında iki bot ve bir helikopterle sürdürüyor. Denize atık bıraktığı tespit edilen araca, yol açtığı kirliliğe göre ceza kesiliyor. Kirli bölge ve araçtan alınan numuneler, laboratuvara gönderiliyor. Daha sonra geminin grostonuna ve atığın türevine göre ceza hesaplanıyor. Cezalar, 'evsel atık', 'katı atık' ve 'petrol türevi' olarak üçe ayrılıyor. Atık, kimyasal içeriyorsa ceza petrol türevinin 10 katına çevriliyor. Aynı gemi, 3 yıl içerisinde yine kirliliğe sebep olursa cezası katlanıyor. Deniz Denetim ekipleri, bugüne kadar 151 bin 116 gemiyi denetlerken bunlara toplam 35 milyon TL ceza uyguladı. Rekor ceza ise 2007 yılında Yenikapı açıklarında denize zehirli kimyasal madde bıraktığı tespit edilen gemiye kesilen 873 bin TL'lik ceza oldu.
istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 'deniz timi', sahilleri kirleten gemilere göz açtırmıyor.
Günün 24 saati havadan ve denizden kontrol yapan ekip, suçüstü yakalayamadığı durumlarda 'parmak izi' metodunu kullanarak denize atık bırakan gemiyi tespit ediyor. Denizin kirletildiğini belirleyen deniz timi, önce hem kirli hem de temiz noktalardan numune alıyor. Sonra çevredeki gemilerin atık su çıkış noktalarından da birer numune alarak tüm örnekleri bünyesindeki uluslararası akreditasyona sahip laboratuvara gönderiyor. Burada parmak izi ortaya çıkan kirli su, gemi sahibini ele veriyor. Avrupa yakası sahillerinde denetim yapan 'Çevrebey3' adlı botla çalışmaları yerinde görmek için ekibe katılıyoruz. Üç zabıtanın görev yaptığı bota bilirkişi olarak bir de çevre mühendisi eşlik ediyor. Haliç üzerindeki Atatürk Köprüsü altından Yenikapı sahiline doğru yol alıyoruz. Boğaz'dan geçmek için peş peşe dizilmiş yüzlerce geminin arasından süzülüyoruz kıvrıla kıvrıla. Her tankerin yanından geçerken gözlerimiz de gemilerin arka kısmındaki deliklere çevriliyor. Güzelim Marmara'ya atık boşaltan gemiyi görürsek yanaşıyoruz hemen yamacına. Zabıtalar, tankerden atılan su örneklerini uzun saplı kovalarıyla alarak kavanozlara dolduruyor. Diğer bir zabıta da cezaya itiraz edilmesi ihtimaline karşı kamera kaydına alıyor yaşananları. Kavanozlara gemi ile ilgili bilgiler yazılıp mühürleniyor. Derken, denetime havadan katılan helikopterden anons geliyor bottaki ekibe. Koordinatları verilen şüpheli geminin yanına gidiyoruz hızlı bir şekilde. Gürültüyü duyan geminin işçileri telaşla iskeleye doluşuyor. Tedirgin olan gemi personelini sakinleştirmek için bottan mikrofonla bir ses yükseliyor: "No problem, no problem!" İşlem tamamlandıktan sonra süratli bir şekilde diğer tankerlerin arasında denetime devam ediyoruz. Kimyasal maddelerde ceza 10 kat artıyor Deniz timi, çalışmalarını Avrupa ve Anadolu yakasında iki bot ve bir helikopterle sürdürüyor. Denize atık bıraktığı tespit edilen araca, yol açtığı kirliliğe göre ceza kesiliyor. Kirli bölge ve araçtan alınan numuneler, laboratuvara gönderiliyor. Daha sonra geminin grostonuna ve atığın türevine göre ceza hesaplanıyor. Cezalar, 'evsel atık', 'katı atık' ve 'petrol türevi' olarak üçe ayrılıyor. Atık, kimyasal içeriyorsa ceza petrol türevinin 10 katına çevriliyor. Aynı gemi, 3 yıl içerisinde yine kirliliğe sebep olursa cezası katlanıyor. Deniz Denetim ekipleri, bugüne kadar 151 bin 116 gemiyi denetlerken bunlara toplam 35 milyon TL ceza uyguladı. Rekor ceza ise 2007 yılında Yenikapı açıklarında denize zehirli kimyasal madde bıraktığı tespit edilen gemiye kesilen 873 bin TL'lik ceza oldu.
allah selamet versin,rryorumlara baktığımız zaman bir çok haklı yönler görebliriz. deniz kirliliğini önlemenin en iyi yollarından biri üşenmeden demirde kalan veya limana yanaşan her gemiye çıkıp marpol çerçevesinde bir atığın olup olmadığını sormak ve karşılığında evet veya hayır yazılı makbuz imzalatmak. tabii bunuı yaparken cevap evet ise tedbirinide beraberinde getirmek. ve eğer hayır sorusu akılları kurcalıyorsa çıkıp denetim yapmak. yoksa kısıtlı sürede sadece görsel olarak devriye gezmek eskiye oranla olumlu katkı sağlasada genelde günü kurtarmaktan öteye gitmeyecektir. diğer önemli husus ta kesilen cezaların önemli bir kısmını da çevre ile ilgili kurumun iyileştirlmesi için harcansa iyileştici hizmet açısından fayda sağlayacaktır.rkpt. ö.asmalı
uygulama güzel ama eksik,tabiki hiçkimse denizlerin özelliklede kendi ülkesinin denizlerinin kirlenmesini istemez.benim aklıma takılan, neden sadece suç üstü yapılabilindiğinde ceza kesilebilmesi.şimdi düşündüğümüzde özellikle 2009 yılında kupkapı ve kartal demir sahası krizden dolayı çalışmadan demirde bekleyen gemilerle doldu taştı.bu gemiler aylarca burada bekledi fakat kimsede gidip bu kadar süre bekleyen bu gemilere pis sularını ne yaptıklarını sormadı.sadece devriye gezen bot o anda bi gemiye suç üstü yaparsa ceza kesiyor.yani amaç denizleri korumaya yönelik mi yoksa ceza kesmek mi ben anlayamadım.bir geminin günlük su sarfiyatı üzerindeki personeline bağlı olarak bellidir.zaten sabah raporundada su sarfiyatı belirlidir.gemilerin belediye atık barcına bu pis suyu vermediğinde denize bastığı aşikar.yani neden uzun süre demirde kalan gemilerin üzerine çıkıpta kontrol yapılmıyor.siz böyle botlarla dolaşarak denizin kirlenmesini önleyemezsiniz.yüklü bir gemi geceleyin çok rahat denize pis suyunu basıyor.bence bu konu tekrar gözden geçirilmeli.saygılarımla.
İyi günler,rrBelediyenin yapmış olduğu bu uyğulamayı çok yanlış buluyorum ve bu işlemi gelir kazanç kapısı olarak görüyorlar. Bir çok kapalı deniz ülkelerinde olduğu gibi üçretsiz olarak veya cüzzi bir vergi karşılığı yerel idare tarafından gemi çöpleri alınıp dışarıya taşınıp imha edilirse denizler temiz kalır. Aksi takdirde denizlerimiz temiz kalmaz. Bir çok rıhtım her yük elleçlemesinden sonra cargo atıkları yıkanarak yada yagmur sularıyla doğal olarak denize karışmakta denizler kirlenmektedir. En büyük kirliliği ise kent kanalisazyonlarından akan su bazlı olmayan (yasaklanmalı) detarjan atıkları ve sanayi sitelerinden kanalisazyona akıtılan kirli yağlar kirletmektedir. Yani bu konuda gemiler en masumudur ve liste sonunda kalır.Bana göre bu konuda gerçek önlemi almayan idareciler sorumludur.Denizci mesleğini güç doğa şartlarında kısıtlı imkanlarda yapmaya çalışmaktadır. Önüne gelen vurun abalıya mantığıyla denizciye saldırmaktadır. Korkarım bu gidişle denizciliğimizi baltalayacağız.rsayğılarımla.
BELEDİYE PARA TOPLAYACAKYA, NEDEN DENIZ ICIN ÇABALASIN KI. HUKUMET POLITIKASI, PARA TOPLAMAK. rrKIMI ERO DIYOR, KİMİ İSE YURO BAZILARIDA AVRO :) BELEDIYE SE EURO DIYENLERDEN.rrKARTAL BELEDIYESI LAĞIMI AKSAM OLUNCA DAYANIYOR DENIZE. B.B YE AIT MOTODA SABAH DAN DENIZE CIKIP LAĞIMLI SULARDA HANGİ GEMİ ACABA TUVALETINI DENIZE BASIYOR DIYE KUKA ELINDE DOLAŞIYOR. TAM BİR KOMEDİ YA.rrBEN BUNLARI YAZIYORUM AMA SAYIN EDITÖR YAYINLAMIYOR. KAC YAZIYI YAYINLAMADI . BIRAZ HUKUMETE UCU DOKUNURSA EDITORUN SANSURUNE TAKILIYORUZ.rrBAKALIM BUNU YAYINLAYACAKMI MERAKLA BEKLEYECEĞİM. YAYINLA Kİ İNSANLAR OKUSUN BEN HAKSIZ BIRSEY YAZMIYORUM. BEN DENIZDE POROFOSYONEL BIR ÇALISANIM. KAPTANIM. BENIM YAŞADIĞINI SEN SADECE DUYARSIN. LÜTFEN SANSÜRLEMEYIN YAZILARI.r
denizi kirletenleri tespit icin sarfettikleri cabanin 1/10 unu demirde bekleyen ve limana gelen gemilerin cop vs. atiklarini almak icin sarfetseler denizlerin temiz kalmasina cok daha fazla katki saglamis olurlar.. atiklarini vermek isteyenin onune bir yigin burokratik formalite koymakla cevre kurtulmaz.. tr. limanlarinda en buyuk hata atik verme konusu kaptan insiyatifine birakilmakla yapiliyor. armatorune en az mali kulfet yansitan kaptan en iyi kaptandir teorisi gozonune alindiginda bu sistemin cevre kirliliginin onlenmesinde ne kadar faydali olacagi asikar ve de malumdur.. 15 yildir sektorun icinde bulunan bir gemi kaptani olarak onerim: limanlara gelecek olan tum gemilerden fenerler rusumunda oldugu gibi grt'a gore bir kesinti yapilarak bir fon olusturulmasi ve masraflarin bu fondan karsilanarak hic bir sorgu sual olmadan limana gelen her gemiden atiklarin toplanmasidir... emin olun gemiadamlari denizlerin korunmasi konusunda vicdani ve ahlaki olarak siz yasakoyuculardan daha titiz ve hassastirlar. medeni ulkelerin limanlarinda ve demir yerlerinde gemi kaptanina yada armatorune sormaksizin gemiye atik alim teknesi yanasiyor ve en azindan kati atiklar bu suretle aliniyor. bizde gemi calisanlari olarak atigimiz hic bir formalite one surulmeden alindigi icin seviniyoruz.
Kendilerinin kullandığı deniz araçları gemilere yanaşma manevrasında yapmış olduğu deniz kirliliğine gelince hiç bir şey demiyorlar
İstanbul belediyesi bu konularda iyi çalışıyor ama benim merak ettiğim İDO ya ait vapurlar ve deniz otobüslerinin atıkları nereye gidiyor kim alıyor nerede depolanıyor birazda bunlara değinmenizi rica ediyorum selamlar.