Başbakan Baykal'ı Nahcivan'dan Aradı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı telefonla arayarak, Gençlik Kolları Genel Sekreteri Ersin Çıldır'ın parti konvoyunda geçirdiği kazada hayatını kaybetmesi nedeniyle başsağlığı diledi.Alınan bilgiye göre, Baykal'ı, Nahçıvan'dan telefonla arayan Başbakan Erdoğan, Çıldır'ın hayatını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü belirterek, başsağlığı dileklerini iletti. Bu arada Baykal, hastaneye giderek bilgi aldıktan sonra, oğullarının yaralı olduğunu öğrenerek Şanlıurfa'ya hareket etmek üzere olan Ersin Çıldır'ın ailesini telefonla aradı. Baykal'ın, Çıldır'ın babasına, oğlunun hayatını kaybettiğini bildirdiği öğrenildi. Deniz Baykal'ın, cenazenin bugün Ankara'ya gönderileceğini belirtmesi üzerine ailenin de yola çıkmaktan vazgeçtiği belirtildi.Vatan
GUNDEM
04 Haziran 2008 - 22:00
Başbakan Baykal'ı Nahcivan'dan Aradı
GUNDEM
04 Haziran 2008 - 22:00
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı telefonla arayarak,Ersin Çıldır'ın parti konvoyunda geçirdiği kazada hayatını kaybetmesi nedeniyle başsağlığı diledi
Bu haber 1906 defa okunmuştur.
EDİTÖR
Lorem Ipsum, dizgi ve baskı endüstrisinde kullanılan mıgır metinlerdir. Lorem Ipsum, adı bilinmeyen bir matbaacının bir hurufat numune kitabı...
İlginizi Çekebilir
19 Nisan 1653 günü Cromwell kararını verdi. Bir avuç subayla birlikte Parlamento’ya geldi ve tek başına salona girerek her zamanki yerine oturdu. Mecliste eski milletvekillerinin yerinde kalmalarını ve seçimin sadece boş üyelikler için yapılmasını öngören bir kanun için görüşme yapılıyordu. Bir üye Cromwell’e fikrini sorunca, “Gönlüm kararıyor, kalbim sızlıyor; ama Tanrı’nın da isteği olan bu acı kararı uygulayacağım” dedikten sonra, sakin adımlarla kürsüye yürüdü. Herkes susmuş, bir şeyler olacağını hissetmişti. Cromwell önce sakin sözlerle, sonra giderek kabarıp taşan bir öfkeyle onayı istenen kanunun haksızlığından, sonra milletvekillerinin rezilliklerinden ve onların mecliste kalmak için her şeyi yapmaya hazır olduklarından söz etti. Bazı milletvekilleri kürsüde konuşan Cromwell’in üzerine yürümeye kalkınca, kapı dışında bekleyen askerler bir anda salona doldular. Cromwell her milletvekilinin tek tek dolandırıcılığını, ahlaksızlığını ve batakçılığını yüzüne haykırarak onları kovdu. Sonuçta, yıllardır birlikte olduğu bu adamları çok iyi tanıyordu. Hepsi gidince, sakin bir şekilde dışarı çıkıp kapıyı kilitledi.rCromwell tarafından kralcılardan temizlenmiş olan ‘Uzun Parlamento’ 13 yıldır seçim yapmamış ve milletvekilleri kendi çıkarları peşinde koşarken, yeni seçim tarihi için iki buçuk yıl sonrasına karar almışlardı. Reformların gecikmesi ve ordunun terhisi için, Parlamento’dan karar çıkması da, püriten askerlerden oluşan orduda huzursuzluk yaratıyordu. Parlamento için savaşmış olan ordu, kirli işlerle ceplerini doldurmaya girişen ve kendilerini ‘yeni düşman’ olarak gören milletvekillerinden nefret ediyordu. 19 Nisan 1653 günü Cromwell kararını verdi. Bir avuç subayla birlikte Parlamento’ya geldi ve tek başına salona girerek her zamanki yerine oturdu. Mecliste eski milletvekillerinin yerinde kalmalarını ve seçimin sadece boş üyelikler için yapılmasını öngören bir kanun için görüşme yapılıyordu. Bir üye Cromwell’e fikrini sorunca, “Gönlüm kararıyor, kalbim sızlıyor; ama Tanrı’nın da isteği olan bu acı kararı uygulayacağım” dedikten sonra, sakin adımlarla kürsüye yürüdü. Herkes susmuş, bir şeyler olacağını hissetmişti. Cromwell önce sakin sözlerle, sonra giderek kabarıp taşan bir öfkeyle onayı istenen kanunun haksızlığından, sonra milletvekillerinin rezilliklerinden ve onların mecliste kalmak için her şeyi yapmaya hazır olduklarından söz etti. Bazı milletvekilleri kürsüde konuşan Cromwell’in üzerine yürümeye kalkınca, kapı dışında bekleyen askerler bir anda salona doldular. Cromwell her milletvekilinin tek tek dolandırıcılığını, ahlaksızlığını ve batakçılığını yüzüne haykırarak onları kovdu. Sonuçta, yıllardır birlikte olduğu bu adamları çok iyi tanıyordu. Hepsi gidince, sakin bir şekilde dışarı çıkıp kapıyı kilitledi.rOliver Cromwell ve Söylevirağır adımlarla meclis başkanının kürsüsüne yaklaşan general tane tane seçilmiş kelimelerle konuşmaya başlamıştı:r'Oturumunuzu sonlandırmaya geldim, meclisi yaptığınız her icraat ile kirletmenize ve şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son vermeye geldim, siz ki fitneci, fesatçı, meclis üyeleri, siz ki iyi bir hükümet olmak dışında ki her şey! Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar, ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar, Judas gibi birkaç kuruş için Tanrı'ya ihanet edenler, içinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı? Bir parça vicdan da mı yok? Atım kadar bile dindar değilsiniz! Altın sizin yeni Tanrı'nız olmuş! Satılığa çıkarmadığınız bir değerde mi kalmadı? Ulusunuzun adına iyi bir şey düşünemez misiniz? Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi varlığınızla kirletiyorsunuz! Tanrı'nın kutsadığı bu meclisi ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline çevirdiniz! Halkın size verdiği yetkiyi kötüye kullandınız, siz ki halkın umutsuz dertlerine çare olmalıydınız, kendiniz halkın en büyük dert kaynağı oldunuz! Ama ülkeniz beni bu asırlardan beri temizlenmemiş ahırı temizlemeye çağırdı! Ve bu gücü de bana Tanrı verdi, bu şeytan ocağını yönetmeye geldim, ki vay halinize! Şimdi derhal defolun! Acele edin rüşvetin köleleri! Acele edin gidin! Süslü saltanat eşyalarınızı alın ve gidin!' Oliver CromwellrBazı parlamento üyeleri 'meclisin üstünlüğü' ya da 'halkın iradesi' falan gibi laflar edecek olmuştu. Generalin insanı donduran bakışları karşısında hepsi susmuş, usulca ve ellerinden geldiği kadar çabuk tüm korkakların yaptığı ve yapacağı gibi meclisi terk etmişlerdi.r---rYukardaki Söylev demokrasinin beşiği diye bildiğimiz İngiltere de geçmişti, 1653 senesinin 20 Nisan günü tarihe geçen bu söylev general OLİVER CROMWELL'e aittir ve "Dünyaya yön veren elli söylev" den biri olarak kabul edilir..rİngiltere’yi İngiltere yapan Oliver CromwellrBritanya’yı tarihte ilk kez gerçek anlamında birleştiren ve büyük bir güç haline getiren Oliver Cromwell, bütün yaptıklarına rağmen uzunca bir süre ülkesinde, “nefret edilen” kişiler arasında yer almıştır.rAma zaman geçtikçe, muhafazakârlar tarafından, ‘anarşiyi durduran lider’ olarak övülmeye, her türden radikal tarafından da, ‘modern çağın ilk devrimcisi’ olarak yüceltilmeye başlanır.rAyrıca zaman içerisinde liberaller de onun politikalarının ateşli savunucusu olurlar. Böylesine farklı kesimler tarafından övülen bir lider, ancak Sezar veya Napolyon ile karşılaştırılabilir.rSezar, diktatörlüğünden korkan Romalılar tarafından Senato’da öldürülür. Napolyon ise, acemi bir darbeci olarak meclis kürsüsünde ne yapacağını bilmez bir halde bocalayıp dururken, kardeşinin kararlılığıyla durumu kurtarır; onun çağırdığı askerler, milletvekillerini süngüleriyle dürtükleyerek salondan kovalar...rCromwell daha kararlıdır; bağırıp çağıran milletvekilleri karşısında kılı kıpırdamaz, askerlerini çağırıp onları kapı dışarı ettikten sonra, Westminster’in kapısına kilit astırır...r17. Yüzyıl’ın ilk yarısında İstanbul’da yeniçeriler II. Osman’ı katlederken ve Bağdat’a sefer açılıp da İran ile savaşlar sürerken, Londra’da bambaşka gerilimler yaşanır... Yeni Stuart Hanedanı’nın kralları I. James (1603-1625) ve I. Charles (1625-1649), hükümdarlık güçlerini kullanabilmek için, Parlamento ile boğuşmaktadırlar.rTıpkı Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda ve Fransız İhtilâli’nde de görüleceği gibi, çatışma, vergi nedeniyle su yüzüne çıkar: Parlamento’nun onayı olmadan yeni vergi getirilemiyordu ve giderek güçlenen burjuvazi, Charles’ın masrafları için vergi yükünün artmasını kabul etmiyordu.rCharles, başdanışmanı Strafford Kontu Thomas Wentworth’un teşvikiyle, 1629 yılında Parlamento’yu kapattı. Ancak önünde iki engel vardı: Bir kere, Parlamento kapalı kaldıkça, yasal olarak vergi salamıyordu. Daha da önemlisi ise, ordunun denetimi tümüyle onun elinde değildi...rYani ‘karşılaştırmalı’ olarak düşünürsek; yeniçeriler Sultan Osman’ı boğarken, İngiliz ordusu da Kral Charles’ın kafasını kesebilecekti!..rCharles orduyu denetleyebilmek için Wentworth’u İrlanda’ya gönderdi. Orada, bir isyanı bastırma bahanesiyle yeni bir ordu kurulacaktı. Ancak bu sırada, İskoçlar da İngiliz monarşisine ve Kalvinist düşüncenin aldığı yerel biçim olan Presbiteryanizmi tanımayan İngiliz Kilisesi’ne karşı ayaklandılar.rOrdusu uzakta olan ve parasız kalan Charles, 1640 yılında Parlamento’yu tekrar toplamak zorunda kaldı. Sarayda, ‘Westminster Yılanları’ diye anılan milletvekilleri, tekrar işbaşında olacaklardı.rNitekim kralın iki isyan karşısında sıkıştığını gören milletvekilleri gerçekten de ona karşı daha da sıkı muhalefet yapacaklardı.r1653’e kadar kimse kapatmayı göze alamayacağı için, tarihe ‘Uzun Parlamento’ olarak geçen bu meclisin ilk icraatlarından biri, kralın has adamı Wentworth için ihanet bahanesiyle idam cezası çıkartmak olacaktı.rBunu mutlak monarşiyi savunan Başpiskopos Laud izledi. Vergi yetkisini sıkıca eline alan Parlamento, ülkedeki tüm önemli atamalar için de, kendisinden güvenoyu alınması koşulunu getirdi.rBunlar mutlakiyetin önde olduğu bir çağda İngiltere hükümdarının bile kabul edemeyeceği şeylerdi. Ne var ki kralın muhalefet liderlerini tutuklamak için 400 muhafızıyla birlikte Parlamento’yu bastığı gün, liderler çoktan Londra’ya dağılıp karşı örgütlenmeye geçmişlerdi.r1642 yılının başında kral, Londra’da barınamayarak kuzeye çekildi ve aynı yaz Parlamento’ya savaş ilan etti. İngiltere ve o güne kadar sakin bir hayat süren Oliver Cromwell için, yeni bir dönem bu şekilde başlamış oldu...rKuzeydeki feodal aristokrasi kralı desteklerken, kapitalizmin daha gelişmiş olduğu güney bölgelerinin burjuvazisi ile, aristokrasinin ticaret çıkarlarıyla bütünleşen kesimi, Parlamento’nun arkasında toplandı.rAma en önemlisi, donanmanın Parlamento’yu desteklemesiydi ki, bu durum, özellikle kralın Kara Avrupa’sı monarşilerinden yardım almasını engellediği için, önemliydi.rİlk başta profesyonel subayların çoğuna sahip olan kralcılar daha başarılı oldular; ama Cromwell’in eğittiği ‘Ironsides’ adı verilen son derece disiplinli süvari birlikleri, 1644 yılındaki Marston Moor Muharebesi’nde, kralın ilk kez yenilgiye uğratılmasında büyük rol oynadılar.rParlamento, yıldızı parlamaya başlayan Cromwell’e giderek artan bir sorumluluk verdi. Bu arada Parlamento’nun oluşturduğu ‘Yeni Model Ordu’ savaşa ağırlığını koyuyordu. 1645’deki Naseby Muharebesi’nde, kralın bütün topları ve diplomatik yazışmaları, Parlamento güçlerinin eline geçti.rBu evraklarda, Charles’ın Avrupa monarşilerinden yardım istekleri ve zafere ulaştığı taktirde, bütün asileri nasıl imha edeceği anlatılmaktaydı. Bunlar kralın itibarını daha da azalttı ve 1646 yılında, İngiltere’deki tüm kalelerini yitiren Charles, İskoçya’ya çekildi.rNe var ki İskoçlar, 1647 yılında kralı Cromwell’e teslim ettiler. Parlamento galip gelmişti; ama İngiltere’de iç savaş daha birçok aşamadan geçecekti...rHer devrimin bir aşamasında, bazı kesimler, devrimin amacına ulaştığını ve artık sona erdirilmesi gerektiğini savunurlar. 1647 yılının İngiltere’sinde bunlar, burjuvazinin daha varlıklı kesimini temsil eden Parlamento’daki Presbiteryenlerdi.rBu muhafazakâr kesim, kralın ve kilisenin el konulan topraklarından aslan payını almışlardı. Söz konusu dönemde Parlamento’daki muhafazakâr kanada ‘Presbiteryenler’, radikal kanada da ‘Bağımsızlar’ denilmekteydi.rSavaş biter bitmez, Presbiteryen çoğunluk ordunun dağıtılmasını istedi. Askerlere ve subaylara İrlanda’ya gitme seçeneği tanınıyordu; bunu kabul etmeyenler, birikmiş maaşlarını bile alamadan ordudan atılacaklardı. Ordunun bunu kabul etmesi olanaksızdı.rAyrıca beş yıllık savaş sonunda, ellerine hiçbir şey geçmemiş olan küçük mülk sahipleri, John Lilburne liderliğinde ‘Levelers’ (Eşitlikçiler) adı verilen bir parti oluşturarak toprakların halka dağıtılmasını istediler.rBu arada, daha yoksulların ‘Diggers’ adı verilen daha radikal partisi de, siyasî tabloda yer almaktaydı.rToplumdaki bu karmaşık durum orduya yansıyarak bu kurumda da karışıklığa neden olunca, Cromwell gelişmeleri denetim altına almak için, Genel Ordu Konseyi’ni kurdu ve Londra’yı işgal etti.rNe var ki, askerler ile subaylar arasındaki bölünme giderek çatışmaya dönüşürken, Kral kaçtı ve İskoç asilzadelerine sığınarak yeni bir ordunun başında, güneye yürümeye başladı.rOrdu bu tehdit karşısında tekrar birleşerek İskoçları yendi ve kral yine esarete düşürüldü. Cromwell, askerlerin ve tabii kendisinin istemediği milletvekillerini, yani Presbiteryenleri Parlamento’dan uzaklaştırdı ve olağanüstü bir mahkeme kurarak kralı idama mahkûm ettirdi.rÇünkü bu dönemde, Presbiteryenlerin kral ile bir ittifak yapmaları gündeme gelmekteydi. Buna rağmen karardan sonra paniğe kapılan yargıçlar belgeleri imzalamadan kaçışınca, Cromwell bunları buldurup getirtti ve ölüm tehdidiyle imzalarını aldı.rKarar ertesi gün infaz edildi. Tarihler 1649’un 30 Ocak gününü gösteriyordu. İdam sonrasında bir şeyler söylemek gereğini hisseden Cromwell, cenazenin başına gelerek, “Ne kadar zalimce bir gereklilik” dedi. Kralın kafası uçurulurken İngiltere, kralı ve Lordlar Kamarası olmayan bir cumhuriyet haline getiriliyordu.rCromwell 1653’te ülkenin yeni bir anayasa ile yeni bir politik yapıya kavuşturulması için, 13 yıldır seçim yapmayan ‘Uzun Parlamento’yu, daha doğrusu bu parlamentodan geri kalanı feshetti ve bir ‘Geçici Meclis’ oluşturdu. Aynı zamanda ülkenin tek lideri olarak durumunu meşrulaştırmak için, Cumhuriyetin Koruyucusu (Lord Protector) unvanını aldı.r1654’te artık rakibi kalmamıştı; ama genel bir muhalefetle karşı karşıya bulunuyordu. İrlanda ve İskoçya’daki isyanları bastırdı; hem küçük mülk sahiplerinin muhalefetini, hem de kralcıları acımasızca ezdi.rOluşturduğu püriten diktatörlük, politik olarak herkesi sindirmişti; ama yurttaşlarının, esas olarak da büyük tüccarların çıkarlarını sonuna kadar destekliyordu. Uluslararası planda İngiltere’nin dünya çapındaki ticarî rakibi Hollanda’yı yenmesi, Cromwell’in ülke içerisindeki durumunu güçlendirdi.rİspanya’dan Karayibler’deki ticaret merkezi Jamaika’yı, Habsburg Hanedanı’ndan da Dünkerk’i aldı.rBunlar İngiliz burjuvazisinin giderek dünya ticaretinde öne çıkmasını sağlayacak adımlardı. Ne var ki, Cromwell, 1658’de gücünün doruğunda iken ölecekti.rCromwell’den sonra yerine oğlu Richard Cromwell geçti; ama kısa bir süre sonra, İngiltere’nin yöneticileri yeni bir devrim dalgasından korkuya kapılıp 1660’ta II. Charles’ı tahta çıkardılar.rCromwell tarafından on yıl kadar geciktirilen Presbiteryen-kralcı ittifakı nihayet başa geçmişti. Daha basit ifadesiyle, büyük mülk sahiplerinin ittifakı küçük mülk sahiplerinin ittifakını yenmişti.rII. Charles’ı II. James takip etti. Bu krallar tekrar mutlakiyet peşinde koşunca, İngiliz burjuvazisi Stuart Hanedanı’nı ebediyen tasfiye ederek yerlerine onların akrabası olan Orange Hanedanı’nı getirdiler. Bu yeni hanedan artık Paramento’nun üstünlüğünü kabul edecek ve bu kurumla çatışmaya girmeyecekti.rBöylece İngiltere, Avrupa’nın ilk burjuva devrimini yapan ülkesi oldu; ama bu aynı zamanda eski düzenle en fazla uzlaşmış olan burjuva devrimiydi. Çoğu yorumcu buna devrim demenin zor olduğunu ifade etmişler ve eski temel kurumlar ile monarşinin varlığını sürdürdüğünü ifade etmişlerse de, sonuçta monarşi, Parlamento’ya boyun eğecek ve bu da tarihe bir ‘devrim’ olarak geçecekti.rÖte yandan Cromwell, İngiltere’nin İskoçya, İrlanda ve Galler’de yüzyıllardır süre gelen savaşlarına ve buralardaki bağlı yönetimlere son vererek, hepsini Britanya adı altında birleştirmiş ve etkili bir devlet yönetimi oluşturmuştu.rAyrıca Cromwell, donanmanın modernleşmesi için de büyük bir gayret gösterdi. Güzel sanatları, üretimi ve ticareti destekledi. Böylece bilim ve düşünce alanının önü açılmış oldu. İngiltere’nin 1650’den sonra, 100 yıl içerisinde dünyanın en büyük gücü olmasında Cromwell’in küçümsenmeyecek bir payı vardı. rrİngiltere Parlamentosu’nun kapısınarkilit vurulduğu gün rCromwell tarafından kralcılardan temizlenmiş olan ‘Uzun Parlamento’ 13 yıldır seçim yapmamış ve milletvekilleri kendi çıkarları peşinde koşarken, yeni seçim tarihi için iki buçuk yıl sonrasına karar almışlardı. Reformların gecikmesi ve ordunun terhisi için, Parlamento’dan karar çıkması da, püriten askerlerden oluşan orduda huzursuzluk yaratıyordu. Parlamento için savaşmış olan ordu, kirli işlerle ceplerini doldurmaya girişen ve kendilerini ‘yeni düşman’ olarak gören milletvekillerinden nefret ediyordu. 19 Nisan 1653 günü Cromwell kararını verdi. Bir avuç subayla birlikte Parlamento’ya geldi ve tek başına salona girerek her zamanki yerine oturdu. Mecliste eski milletvekillerinin yerinde kalmalarını ve seçimin sadece boş üyelikler için yapılmasını öngören bir kanun için görüşme yapılıyordu. Bir üye Cromwell’e fikrini sorunca, “Gönlüm kararıyor, kalbim sızlıyor; ama Tanrı’nın da isteği olan bu acı kararı uygulayacağım” dedikten sonra, sakin adımlarla kürsüye yürüdü. Herkes susmuş, bir şeyler olacağını hissetmişti. Cromwell önce sakin sözlerle, sonra giderek kabarıp taşan bir öfkeyle onayı istenen kanunun haksızlığından, sonra milletvekillerinin rezilliklerinden ve onların mecliste kalmak için her şeyi yapmaya hazır olduklarından söz etti. Bazı milletvekilleri kürsüde konuşan Cromwell’in üzerine yürümeye kalkınca, kapı dışında bekleyen askerler bir anda salona doldular. Cromwell her milletvekilinin tek tek dolandırıcılığını, ahlaksızlığını ve batakçılığını yüzüne haykırarak onları kovdu. Sonuçta, yıllardır birlikte olduğu bu adamları çok iyi tanıyordu. Hepsi gidince, sakin bir şekilde dışarı çıkıp kapıyı kilitledi. DDDrr