EFENDİ KAPTAN KURTAR BİZİ!Mesudiye Zırhlısı'nm derinliklerinden yalvaran bir ses yükseldi:- Efendi Kaptan! Kurtar bizi!- Merak etmeyin evlatlarım, şimdi hepinizi kurtaracağız, biraz sabredin!Efendi Kaptan'ın gözleri yaşardı, yüreği sızladı, boğazına bir şeyler tıkan¬dı, yosunlu karinanın üstünden, orada bekleyen bir filikaya bağırdı:- Süratle sahile! Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı'na işaret verin, geminin bölmelerinde altı subay ile altı er kaldı, hemen bunları kurtaracak araç gereç göndersinler.Filika, yirmi dört kolun çektiği on iki küreğin zoruyla sahile doğru fırladı. Zırhlı, ihtiyar kaburgalarını paralayan iki torpil darbesine dayanamayarak Kepez Koyu'nda (Sarısığlar) "Anadolu Hamidiye" tabyasının önünde devrilip batmış, sığ suda olduğu için büsbütün sulara gömülmeyerek karinası denizin yüzünde kalmıştı. Büyük bir balina gibi Çanakkale Boğazı'mn mavi sulan üstünde yatan bu teknenin içinde gemi batarken çıkamayan subay ve er, on iki Türk denizcisi mahsur kalmıştı.Efendi Kaptan, geminin İkinci Süvarisi Üsküdarlı Rıfat Efendi, altındaki tek¬nenin içinde on iki evladının ölümle karşı karşıya, kurtulmayı beklediklerini düşündükçe kalbinin burkulduğunu hissediyordu. İhtiyar "Mesudiye" bu zavallılara demirden bir mezar olacaktı. Onlan, canları kendisine emanet edilmiş olan, bu on iki denizciyi nasıl kurtaracaktı? Ya kurtarma araçlan geç kalırsa... Ya gemi yavaş yavaş biraz daha suya gömülürse... İçinde kalanların dayanma gücü ve inancı biterse...******"Efendi Kaptan Kurtar Bizi!", Osmanlı İmparatorluğu'nun son kırk yılına (1874-1914) tanıklık eden Mesudiye savaş gemisinin hikâyesidir. Bu hikâye, Mesudiye Zırhlısı'nın İngiliz tersanelerinde yaptırılma kararıyla başlamış, I. Dünya Savaşı'yla da son bulmuştur.
Mesudiye Zırhlısı, bu dönem boyunca, Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilişi, Meşrutiyetin ilânı, 93 Osmanlı - Rus Harbi, donanmanın Halic'e kapatılması, 1897 Osmanlı - Yunan Harbi, 31 Mart Vakası, 1913 Balkan Harbi, İmroz ve Mondros Deniz Savaşları gibi sayısız önemli iktisadi, siyasi ve askeri olaylara tanıklık etmiştir.Tanık olduğu bu hadiseler dışında, 19. yüzyılın son, 20. yüzyılın ilk yıllarında Osmanlı Donanması içinde yaşanan sıkıntı, yokluk, cehalet, adam kayırmacılık, iltimas gibi illetler hakkında da bize ipuçları vermektedir. Yaşamının son günleri, I. Dünya Harbi'nin başlarına rastlar. Çanakkale Boğazı'nın düşman gemileri tarafından geçilmesini engellemek için oluşturulan mayın hatlarını korumak maksadıyla sabit batarya haline getirilmiş ve Kepez Koyu, Sarısığlar mevkiinde demirletilmişti. Kendisine verilen bu görev âdeta bir ölüm fermanıydı. Acı son, 13 Aralık 1914 günü İngiliz denizaltısı B-11 tarafından fırlatılan iki torpido ile geldi. Alabora olarak karinası su üstünde kalacak şekilde batan zırhlının makine dairesinde kapalı kalan denizciler vardı. İçeride kalan denizcilerden yükselen feryat, o günü yaşayanların kulaklarında yıllarca çınladı: "Efendi Kaptan Kurtar Bizi!"Kitabı okurken göreceksiniz ki; bu feryat, sadece Mesudiye Zırhlısfnda kapalı kalan denizcilerin değil, aynı zamanda 40 yıl içinde bir mum gibi eriyip giden Osmanlı imparatorluğunun yaşadığı çaresizliklere karşı yükselen bir isyanın da simgesidir.******DenizHaber olarak siz değerli okuyucularımıza zaman zaman kitap tavsiyelerinde bulunuyoruz.Yukarıda kısa bir bölümünü ve arka kapakta yer alan tanıtıcı özetini sunduğumuz Oğuz OTAY'ın "Efendi Kaptan Kurtar Bizi" adlı kitabını, DenizHaber okuyucularına tavsiye ediyoruz.Kitap, Kaptan Yayıncılık A.Ş.-Denizler Kitabevin yarafından yayınlandı. Aynı kitabevinden edinilmesi mümkün.DenizHaber.Com
Mesudiye Zırhlısı, bu dönem boyunca, Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilişi, Meşrutiyetin ilânı, 93 Osmanlı - Rus Harbi, donanmanın Halic'e kapatılması, 1897 Osmanlı - Yunan Harbi, 31 Mart Vakası, 1913 Balkan Harbi, İmroz ve Mondros Deniz Savaşları gibi sayısız önemli iktisadi, siyasi ve askeri olaylara tanıklık etmiştir.Tanık olduğu bu hadiseler dışında, 19. yüzyılın son, 20. yüzyılın ilk yıllarında Osmanlı Donanması içinde yaşanan sıkıntı, yokluk, cehalet, adam kayırmacılık, iltimas gibi illetler hakkında da bize ipuçları vermektedir. Yaşamının son günleri, I. Dünya Harbi'nin başlarına rastlar. Çanakkale Boğazı'nın düşman gemileri tarafından geçilmesini engellemek için oluşturulan mayın hatlarını korumak maksadıyla sabit batarya haline getirilmiş ve Kepez Koyu, Sarısığlar mevkiinde demirletilmişti. Kendisine verilen bu görev âdeta bir ölüm fermanıydı. Acı son, 13 Aralık 1914 günü İngiliz denizaltısı B-11 tarafından fırlatılan iki torpido ile geldi. Alabora olarak karinası su üstünde kalacak şekilde batan zırhlının makine dairesinde kapalı kalan denizciler vardı. İçeride kalan denizcilerden yükselen feryat, o günü yaşayanların kulaklarında yıllarca çınladı: "Efendi Kaptan Kurtar Bizi!"Kitabı okurken göreceksiniz ki; bu feryat, sadece Mesudiye Zırhlısfnda kapalı kalan denizcilerin değil, aynı zamanda 40 yıl içinde bir mum gibi eriyip giden Osmanlı imparatorluğunun yaşadığı çaresizliklere karşı yükselen bir isyanın da simgesidir.******DenizHaber olarak siz değerli okuyucularımıza zaman zaman kitap tavsiyelerinde bulunuyoruz.Yukarıda kısa bir bölümünü ve arka kapakta yer alan tanıtıcı özetini sunduğumuz Oğuz OTAY'ın "Efendi Kaptan Kurtar Bizi" adlı kitabını, DenizHaber okuyucularına tavsiye ediyoruz.Kitap, Kaptan Yayıncılık A.Ş.-Denizler Kitabevin yarafından yayınlandı. Aynı kitabevinden edinilmesi mümkün.DenizHaber.Com
oğuz otayin 5 yıl emek harcayıp yerli yabancı tüm arşivleri ve ilgili kitapları tarayarak ve özel notlara ve yazışmalara ulaşarak izini sürdüğü mesudiye zirhlisinin yaşamını anlattiği değerli eseri. yazar, mesudiye zirhlisinin doğumunu, başından geçenleri ve nihayet ölümünü bir insana ait özyaşam yazıyormuşçasına tamamen belgelere dayandırarak kaleme alırken bu ana eksenin etrafında osmanlınin son kırk yılına yön veren kişileri, hataları, zaafları, eksiklikleri, entrikaları ustalıkla döndürmesini ve açığa çıkan sinerjiden günümüze ışık düşürmesini de biliyor. olabildiğince tarafsız bir biçimde olaylara ve kişilere bakarken, cumhuriyet tarihimizle ilişiksiz düşünülemeyecek osmanli'nin son dönemini, donanma penceresinden görmemizi ve değerlendirmemizi sağlıyor. çanakkale savaşının 90.yılını kutladığımız bu ayda raflara süslenip püslenip çıkartılan çoğu yabancı yazarlar tarafından yazılmış eserler içerisinde farklı bir yere sahip. üstelik bu yeri hak eden, kahramanlık destanlarını yeniden yazma yerine o yillari tum acikligiyla anlatmayi tercih eden bir kitap.r