1 Eylül itibarıyla balık avı yasağı kalkarken balıkçılar da 4,5 aylık aranın ardından "Vira bismillah" diyerek ilk ağlarını denize atacak. Yasağın kalkmasıyla birlikte her çeşit balık tezgahlardaki yerini almaya başlarken Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ezgi Eylem Fadıloğlu, sağlıklı bir yaşam için haftada en az iki kere balık tüketilmesi gerektiğini tavsiye etti.
Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ezgi Eylem Fadıloğlu, balığın sağlıklı ve dengeli beslenmede önemli bir yere sahip olduğunu belirterek sayısız faydasına karşın ülkemizdeki balık tüketiminin azlığına dikkat çekti. Dr. Fadıloğlu, "Türkiye, üç tarafı denizlerle kaplı bir ülke. Ancak et tüketiminde tercihimizi balıktan yana pek kullanmıyoruz. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre ABD, İspanya, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde kişi başına yılda 20 kilogramdan fazla balık tüketiliyor. Dünya ortalaması yıllık 16 kilogramken İzlanda'da tüketilen balık miktarı kişi başına 90, Japonya'da 75, Avrupa Birliği ülkelerinde 26, Suudi Arabistan'da 10 kilogram. Türkiye'de ise 2019 verilerine göre yalnızca 6,26 kilogram balık tüketimi var" diye konuştu.
Hastalıklara karşı vücut direncini artırıyor
Balığın az oranda yağa sahip yüksek değerli bir protein kaynağı olduğunu vurgulayan Eylem Ezgi Fadıloğlu, "Balık eti yüzde 15-25 değerleri arasında protein içerir. Bu proteinler, vücuttaki dokuların korunması ve gelişmesi için gerekli olan bütün esansiyel aminoasitleri içerir. Düşük yağ içeriği nedeniyle zayıflama diyetlerinin vazgeçilmezlerinden biridir ve kilonun sağlıklı düzeylerde tutulmasına yardımcı olur. Balık; fosfor, iyot, demir, kalsiyum gibi madensel tuzlar ve A, D, K, B grubu vitaminler bakımından da iyi bir kaynaktır. İyot, çocukların zekâ gelişiminde önemli bir rol oynarken A vitamini bağışıklık sisteminin ve görmenin güçlenmesine, hastalıklara karşı direncin artmasına, D vitamini kemiğin gelişmesine, içerdiği demir kan yapımına, fosfor dokuların iyileşmesine, cildin parlak, saçların canlı olmasına yardımcı olur" dedi.
Vücudun D vitamini ihtiyacını karşılıyor
Dr. Fadıloğlu, D vitamini eksikliğinin ülkemizde ve dünyada yaygın olarak görülen bir durum olduğunu da hatırlatarak, "Yapılan çalışmalar, yüksek D vitamini seviyesinin yaşadığımız Covid-19 salgını günlerinde enfeksiyonun görülme riskini azalttığını, bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi olduğunu göstermiştir. D vitamini, hareketsizliğin neden olduğu kas dokusu kaybını önlemeye de yardımcı olmaktadır. D vitamini yönünden zengin olan gıdalardan biri de somon, uskumru, sardalye gibi yağlı balıklardır. Balıkta, diğer hayvansal kaynaklı besinlerin aksine doymuş yağ yerine, doymamış yağ asitleri mevcuttur. Omega-3, vücudun üretemediği ve en fazla balıkta bulunan son derece faydalı bir yağ asididir. Omega- 3 yağ asitleri, bağışıklık sistemini korumanın yanı sıra diyabete karşı ve kalp damar hastalıklarına karşı da koruma sağlar" bilgisini verdi.
Bu balıkları kılçıklarıyla tüketin
Sağlıklı ve dengeli beslenmede önemli bir yere sahip balıkta bazı türlerin kılçığı ile birlikte tüketilmesinin faydalarına da değinen Ezgi Eylem Fadıloğlu, "Sardalye, hamsi gibi küçük balıklar kılçıklarıyla birlikte yenildiğinde süt ürünleri gibi kalsiyum almanıza yardımcı olur ve kemik gelişiminde fayda sağlar" dedi.
Kızartma yerine buğulama, ızgara tercih edilmeli
Balığın kızartılmasının kanserojen maddelerin oluşumuna ve besin değerinde azalmaya neden olduğunu da ifade eden Eylem Ezgi Fadıloğlu, "Mümkün olduğunca ızgara, buğulama ve haşlama yöntemleri tercih edilmeli. Çiğ ya da az pişmiş deniz ürünleri mikrobiyal açıdan risk taşıdıklarından tercih edilmemeli. Hamilelik ve emzirme döneminde ise bebeğin normal gelişimi ve annenin sağlığı açısından haftada en az 3-4 kez balık tüketilmesi gerekir" sözlerine yer verdi.
Saklarken, pişirirken dikkat
Balığın; satın alma, saklama, hazırlama ve pişirme kurallarına dikkat edilmediğinde kolaylıkla bozularak sağlık açısından riskli sonuçlara neden olabileceğini hatırlatan Dr. Fadıloğlu, "Taze balıklar oda ısısında fazla bekletilmemeli, pulları ve içi temizlendikten sonra buzdolabına konulmalı. Bu şekilde buzdolabında 1-2 gün bekletebilir. Dondurucuda ise 3-6 ay kadar saklanabilir. Taze balık kokusuzdur, bayatladıkça asidik koku yayılır. Balığın pullarına elinizi sürdüğünüzde kolayca elinize gelmemesi, dökülmemesi gerekir. Taze balığın gözleri parlak ve dışa bombeli olur. Tazeliğini yitirdikçe gözler buğulanmaya başlar ve içeri çöker. Solungaçları canlı kırmızıdır. Balığın derisi gergin olmalı, balığa parmakla dokununca meydana gelen çukurluk anında düzelmelidir. Bayat balıkta bu iz kalır" diyerek uyarıda bulundu.
Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ezgi Eylem Fadıloğlu, balığın sağlıklı ve dengeli beslenmede önemli bir yere sahip olduğunu belirterek sayısız faydasına karşın ülkemizdeki balık tüketiminin azlığına dikkat çekti. Dr. Fadıloğlu, "Türkiye, üç tarafı denizlerle kaplı bir ülke. Ancak et tüketiminde tercihimizi balıktan yana pek kullanmıyoruz. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre ABD, İspanya, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde kişi başına yılda 20 kilogramdan fazla balık tüketiliyor. Dünya ortalaması yıllık 16 kilogramken İzlanda'da tüketilen balık miktarı kişi başına 90, Japonya'da 75, Avrupa Birliği ülkelerinde 26, Suudi Arabistan'da 10 kilogram. Türkiye'de ise 2019 verilerine göre yalnızca 6,26 kilogram balık tüketimi var" diye konuştu.
Hastalıklara karşı vücut direncini artırıyor
Balığın az oranda yağa sahip yüksek değerli bir protein kaynağı olduğunu vurgulayan Eylem Ezgi Fadıloğlu, "Balık eti yüzde 15-25 değerleri arasında protein içerir. Bu proteinler, vücuttaki dokuların korunması ve gelişmesi için gerekli olan bütün esansiyel aminoasitleri içerir. Düşük yağ içeriği nedeniyle zayıflama diyetlerinin vazgeçilmezlerinden biridir ve kilonun sağlıklı düzeylerde tutulmasına yardımcı olur. Balık; fosfor, iyot, demir, kalsiyum gibi madensel tuzlar ve A, D, K, B grubu vitaminler bakımından da iyi bir kaynaktır. İyot, çocukların zekâ gelişiminde önemli bir rol oynarken A vitamini bağışıklık sisteminin ve görmenin güçlenmesine, hastalıklara karşı direncin artmasına, D vitamini kemiğin gelişmesine, içerdiği demir kan yapımına, fosfor dokuların iyileşmesine, cildin parlak, saçların canlı olmasına yardımcı olur" dedi.
Vücudun D vitamini ihtiyacını karşılıyor
Dr. Fadıloğlu, D vitamini eksikliğinin ülkemizde ve dünyada yaygın olarak görülen bir durum olduğunu da hatırlatarak, "Yapılan çalışmalar, yüksek D vitamini seviyesinin yaşadığımız Covid-19 salgını günlerinde enfeksiyonun görülme riskini azalttığını, bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi olduğunu göstermiştir. D vitamini, hareketsizliğin neden olduğu kas dokusu kaybını önlemeye de yardımcı olmaktadır. D vitamini yönünden zengin olan gıdalardan biri de somon, uskumru, sardalye gibi yağlı balıklardır. Balıkta, diğer hayvansal kaynaklı besinlerin aksine doymuş yağ yerine, doymamış yağ asitleri mevcuttur. Omega-3, vücudun üretemediği ve en fazla balıkta bulunan son derece faydalı bir yağ asididir. Omega- 3 yağ asitleri, bağışıklık sistemini korumanın yanı sıra diyabete karşı ve kalp damar hastalıklarına karşı da koruma sağlar" bilgisini verdi.
Bu balıkları kılçıklarıyla tüketin
Sağlıklı ve dengeli beslenmede önemli bir yere sahip balıkta bazı türlerin kılçığı ile birlikte tüketilmesinin faydalarına da değinen Ezgi Eylem Fadıloğlu, "Sardalye, hamsi gibi küçük balıklar kılçıklarıyla birlikte yenildiğinde süt ürünleri gibi kalsiyum almanıza yardımcı olur ve kemik gelişiminde fayda sağlar" dedi.
Kızartma yerine buğulama, ızgara tercih edilmeli
Balığın kızartılmasının kanserojen maddelerin oluşumuna ve besin değerinde azalmaya neden olduğunu da ifade eden Eylem Ezgi Fadıloğlu, "Mümkün olduğunca ızgara, buğulama ve haşlama yöntemleri tercih edilmeli. Çiğ ya da az pişmiş deniz ürünleri mikrobiyal açıdan risk taşıdıklarından tercih edilmemeli. Hamilelik ve emzirme döneminde ise bebeğin normal gelişimi ve annenin sağlığı açısından haftada en az 3-4 kez balık tüketilmesi gerekir" sözlerine yer verdi.
Saklarken, pişirirken dikkat
Balığın; satın alma, saklama, hazırlama ve pişirme kurallarına dikkat edilmediğinde kolaylıkla bozularak sağlık açısından riskli sonuçlara neden olabileceğini hatırlatan Dr. Fadıloğlu, "Taze balıklar oda ısısında fazla bekletilmemeli, pulları ve içi temizlendikten sonra buzdolabına konulmalı. Bu şekilde buzdolabında 1-2 gün bekletebilir. Dondurucuda ise 3-6 ay kadar saklanabilir. Taze balık kokusuzdur, bayatladıkça asidik koku yayılır. Balığın pullarına elinizi sürdüğünüzde kolayca elinize gelmemesi, dökülmemesi gerekir. Taze balığın gözleri parlak ve dışa bombeli olur. Tazeliğini yitirdikçe gözler buğulanmaya başlar ve içeri çöker. Solungaçları canlı kırmızıdır. Balığın derisi gergin olmalı, balığa parmakla dokununca meydana gelen çukurluk anında düzelmelidir. Bayat balıkta bu iz kalır" diyerek uyarıda bulundu.