Yılmaz Enflasyon Raporunu Açıkladı
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz enflasyon raporunu açıkladı.İşte Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın konuşmasından satırbaşları.. - Kira ve enflasyonda yavaşlama sürüyor- Son çeyrekte temel enflasyon göstergesinin yükselmeye devam edeceği görülmektedir- Gelişmekte olan ülkelerin biri hariç hepsinde enflasyon hedefi aşıldı- Döviz kurlarında gözlenen hareketlerin, gıda fiyatlarındaki olumlu görünüm ve petrol fiyatlarındaki düşüş görülmüştür.ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEME İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER- Bu dönemde kamu harcamalarının büyümeye katkısı negatif olmuştur. Mal ve hizmet ithalatının yavaşlaması ve turizm gelirlerindeki artış pozitiftir.- Küresel finans piyasalarındaki çalkantı, ülkemizdeki özel tüketim ve yatırım harcamaları durağan bir seviyede olacaktır. - Tüketici kredilerindeki artışlar, halen oldukça düşük seviyelerde seyretmektedir. - Küresel finansal sistemdeki sorunlarda, risk algılamardaki bozulmayı ileri boyutlara taşımıştır.- Gelişmekte olan ülkelere sermaye akışı yavaşlamıştır. Son dönemde, piyasa faizlerinde de artış gözlenmiştir.- Faizlerdeki bu yükseliş enflasyonda düşüşe etkisi olmuştur.- Yurt içi talepteki yavaşlama net ihracatın toplam talep büyümesine katkısını artıracaktır.- Önümüzdeki dönemde toplam talebin durağan seviyede olacağını tahmin ediyoruz. - Döviz kuru hareketlerinin yıllık enflasyon üzerindeki doğrudan etkilerinin 2009 sonunda ise 1,5 puan olarak gerçekleşeceğini tahmin etmekteyiz.- Temmuz enflasyon raporunda, petrol fiyatlarının 140 dolarda seyredeceğini varsaymıştık. Ama petrolde keskin bir düşüş yaşanmıştır.- Petrol fiyatlarının 80 ABD dolarında seyredeceği varsayılmıştır.- İşlenmemiş gıda fiyatlarının beklenenden olumlu seyri göz önüne alınarak, varsayımlarımız aşağı yönlü güncellenmiştir.- Gıda fiyat enflasyonu varsayımı yüzde 11’e, 2009 için ise yüzde 7,5’e düşürülmüştür. Bu değişiklik enflasyon tahminlerinin sırasıyla 0,8 ve 0,4 seviyesinde güncellenmesine neden olmuştur.ENFLASYON HEDEFİ YÜZDE 11,1'E YÜKSELDİ - 2008 yılı sonunda enflasyonun yüzde 11,1 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. 2009’da orta noktası yüzde 7,6 olmak üzere yüzde 6,1 ile yüzde 9,1 arasında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
- 2011 yılının üçüncü çeyreğinde enflasyonun yüzde 4,5 düzeyinde düşmesi beklenmektedir. - Son dönemde piyasalardaki sorunlar nedeniyle güven kaybı oluştu. Bu gelişmeler küresel likidesini olumsuz etkilemiştir.- Merkez bankaları hızlı hareket ederek para piyasasındaki sıkıntıyı gidermeye çalışmaktadırlar. - Bizde bir dizi önlem almış bulunmaktayız. - Piyasalarımızın etkin bir şekilde işlemesi için gerektiğinde diğer önlemlere de başvurabileceğimiz kamuoyuna açıklanmıştır.- Mevcut küresel belirsizlikler göz önüne alındığında para politikasının esnek olması gerekmektedir.PETROL FİYATLARI 110 DOLAR OLACAK- 2008 yılı sonunda petrol fiyatlarının 110 dolar olacağı tahmin edilmektedir. - Enflasyon hedefini tutturmaya yönelik para politikaları izlenecektir.- Gıda ve enerji fiyatlarının olumlu gelişmesi halinde, enflasyonun altında kalmasına izin verilecektir.- Uluslararası piyasalarda olağanüstü kriz yaşanmaktadır.- Son dönemde YTL’de görünen keskin değer kaybı enflasyonu etkileyecektir. - Küresel finans piyasasındaki sorunlara karşı, basiretli bir para politikası gereklidir ama tek başına yeterli değildir.- Mali disiplinin sürdürülmesi en az para politikası kadar önem taşımaktadır.- AB’ye uyumun devam etmesi çabaları önemini korumaktadır.- Yapısal reformlardaki gelişmeleri gerek makro istikrar gerekse fiyat istikrarı açısından izliyoruz. SORU - CEVAP - Merkez bankası 2001 krizinin ardından belli kazanımlar sağladı. Ancak son krizle birlikte Türk lirasının değer kaybının olumsuz etkiler olacağını söylediniz. 6-7 sene önceki tasarrufu koşturup dövize çevirmesi gibi, çok iyi hatırladığımız o kısır döngüye yol açma ihtimali nedir?- Bizim cebimizdeki parayı içerdeki enflasyonun değeri belirliyor. Vatandaşımız önümüzdeki dönemde tasarrufları değerlendirirken enflasyona bakması gerekiyor. Onunda nereye gideceğini söyledim. Dalgalı kur rejimi altında. Kur iniyor da çıkıyor da. - Döviz geliri olmayanlar dövizle borçlanmasınlar. Yatırımlarını türk lirası’yla yapsınlar.- Varlık barışı yasa tasarısında, mevduat garantisiyle ilgili yetki hükümete verildi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Özel sektörün borçlarına devlet garantisi açıklandı. Maliye Bakanı başkalarının hatalarını biz mi çekeceğiz dedi.- Mevduat güvencesiyle ilgili yeni bir düzenleme yapmayı gerektiren bir durum söz konusu almayabilir. Ama diğer ülkelerin aldığı kararlar, rekabeti bozdu. Biz dezavatantaja düştük. Önemli olan bu finansman ihtiyacını sağlayacak önlemler almak daha önemlidir. - Bankaların kredileri geri çağırması konusu ise, ekonominin reel finans tarafı bankacılık şirketler kesimi gibi analizleri yapıyoruz ama ekonomi bir bütün. Değerlendirme yaparken hepimizin aynı gemide olduğunu düşünelim.- Makro düzeyde optimum çözüm neyse ona odaklanalım diyorum. Münferit olarak kredileri çağırılmış olabilir. Ama bu konuda şikâyetler bize ulaşmış değil. - Özel sektörün borçlanmasına garanti getirilmesiyle ilgili ilk bölümde cevabını verdim.- Yurt dışından yapılan değerlendirmeler Türkiye’deki yatırımlar etkiler mi?- Bu 90 milyon dolar abartılı bir rakam. Gerek kamu finansmanı oldukça şeffaf. İç borcumuzu dış borcumuzu her şeyi biliyoruz. Bizim 2009 yılında ihtiyacımız ne olduğu biliniyor. Ama 90 milyar rakamı son derece abartılı. Türkiye’nin bir miktar dış finansmana ihtiyacı var ama bu 90 milyar dolar değil.- Türkiye’den ne kadar para çıkışı oldu? - Rakam vermiyoruz ama son dönemde bir miktar çıkış oldu. Ama çıkış olurken bile aynı zamanda girişte oldu. - Türkiye’deki sıcak para tutarı nedir ? - Sıcak para dediğini portföy yatırımları. Türkiye’ye gelen kısa vadeli para piyasasına park eden para artı kamu kâğıtları piyasasına yapılan yatırımlar. Menkul kıymetler borsasına yapılan yatırımlar.- Borsada yabancı payının yüzde 70’ler seviyesinde olduğu söyleniyor. Burada sistemde, kurlarda bir hareket olduğu zaman yabancı çıkmak istediği zamana alıcı bulamıyor. Doğrudan yabancı sermaye yatırımı olarak ta görebiliriz.- Bütün bu rakamlar haftalık olarak yayımladığımız raporda var. - 2009 ve önümüzdeki yıllara ilişkin olarak yaptığınız tahminleri bütçeye uygun olarak yaptık dediniz. Hükümet yüzde 4’lük bir büyümeye göre belirledi. Size göre Türkiye yüzde 4’lük büyümeyi nasıl gerçekleştirecek?- IMF ile ilişkiler. IMF’nin artık yeni dönemde parasızda olsa Türkiye şu anda neden ihtiyaç duyuyor ve bu konuda geç kalındı mı?
- İçinden geçtiğimiz ortamda yüzde 4’lük büyüme kolay sağlanabilecek bir büyüme değil. Belirleyici olan husus kredi piyasalardaki gelişmeler ve ülkemize fon girişleri. Ülkemizin büyüme tarihine baktığımızda, yabancı sermaye girişinin olduğu cari açık verdiğimiz dönemde büyümüş. Bu her zaman söylediğimiz ulusal tasarruflar yatırımlar arasındaki açığın ekonomik aktivitelerimize yansıması.- Yüzde 4 büyümeyi sağlamak bugünkü koşullar altında çok kolay olmayacağını düşünüyoruz. - IMF’ye gelince, akıl için yol bir. IMF bize şunları şunları yaparsanız şöyle şöyle sonuç alırsınız dedik. Biz bunları yaptık. İçerdeki iç dinamiklerimiz bir takım reformlarımızı yapmaya yetmiyor. - Bizim bunlardan bir ders çıkarmamız lazım. Dışardan bir itici gücün itmesiyle yaptıklarımızı kendi aklımızla yapmamız lazım.- Bizim IMF ile olan ilişkilerimize buradan bakmak lazım. Uluslar arası piyasalarda bir penceredir bu.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz enflasyon raporunu açıkladı.İşte Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın konuşmasından satırbaşları.. - Kira ve enflasyonda yavaşlama sürüyor- Son çeyrekte temel enflasyon göstergesinin yükselmeye devam edeceği görülmektedir- Gelişmekte olan ülkelerin biri hariç hepsinde enflasyon hedefi aşıldı- Döviz kurlarında gözlenen hareketlerin, gıda fiyatlarındaki olumlu görünüm ve petrol fiyatlarındaki düşüş görülmüştür.ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEME İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER- Bu dönemde kamu harcamalarının büyümeye katkısı negatif olmuştur. Mal ve hizmet ithalatının yavaşlaması ve turizm gelirlerindeki artış pozitiftir.- Küresel finans piyasalarındaki çalkantı, ülkemizdeki özel tüketim ve yatırım harcamaları durağan bir seviyede olacaktır. - Tüketici kredilerindeki artışlar, halen oldukça düşük seviyelerde seyretmektedir. - Küresel finansal sistemdeki sorunlarda, risk algılamardaki bozulmayı ileri boyutlara taşımıştır.- Gelişmekte olan ülkelere sermaye akışı yavaşlamıştır. Son dönemde, piyasa faizlerinde de artış gözlenmiştir.- Faizlerdeki bu yükseliş enflasyonda düşüşe etkisi olmuştur.- Yurt içi talepteki yavaşlama net ihracatın toplam talep büyümesine katkısını artıracaktır.- Önümüzdeki dönemde toplam talebin durağan seviyede olacağını tahmin ediyoruz. - Döviz kuru hareketlerinin yıllık enflasyon üzerindeki doğrudan etkilerinin 2009 sonunda ise 1,5 puan olarak gerçekleşeceğini tahmin etmekteyiz.- Temmuz enflasyon raporunda, petrol fiyatlarının 140 dolarda seyredeceğini varsaymıştık. Ama petrolde keskin bir düşüş yaşanmıştır.- Petrol fiyatlarının 80 ABD dolarında seyredeceği varsayılmıştır.- İşlenmemiş gıda fiyatlarının beklenenden olumlu seyri göz önüne alınarak, varsayımlarımız aşağı yönlü güncellenmiştir.- Gıda fiyat enflasyonu varsayımı yüzde 11’e, 2009 için ise yüzde 7,5’e düşürülmüştür. Bu değişiklik enflasyon tahminlerinin sırasıyla 0,8 ve 0,4 seviyesinde güncellenmesine neden olmuştur.ENFLASYON HEDEFİ YÜZDE 11,1'E YÜKSELDİ - 2008 yılı sonunda enflasyonun yüzde 11,1 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. 2009’da orta noktası yüzde 7,6 olmak üzere yüzde 6,1 ile yüzde 9,1 arasında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
- 2011 yılının üçüncü çeyreğinde enflasyonun yüzde 4,5 düzeyinde düşmesi beklenmektedir. - Son dönemde piyasalardaki sorunlar nedeniyle güven kaybı oluştu. Bu gelişmeler küresel likidesini olumsuz etkilemiştir.- Merkez bankaları hızlı hareket ederek para piyasasındaki sıkıntıyı gidermeye çalışmaktadırlar. - Bizde bir dizi önlem almış bulunmaktayız. - Piyasalarımızın etkin bir şekilde işlemesi için gerektiğinde diğer önlemlere de başvurabileceğimiz kamuoyuna açıklanmıştır.- Mevcut küresel belirsizlikler göz önüne alındığında para politikasının esnek olması gerekmektedir.PETROL FİYATLARI 110 DOLAR OLACAK- 2008 yılı sonunda petrol fiyatlarının 110 dolar olacağı tahmin edilmektedir. - Enflasyon hedefini tutturmaya yönelik para politikaları izlenecektir.- Gıda ve enerji fiyatlarının olumlu gelişmesi halinde, enflasyonun altında kalmasına izin verilecektir.- Uluslararası piyasalarda olağanüstü kriz yaşanmaktadır.- Son dönemde YTL’de görünen keskin değer kaybı enflasyonu etkileyecektir. - Küresel finans piyasasındaki sorunlara karşı, basiretli bir para politikası gereklidir ama tek başına yeterli değildir.- Mali disiplinin sürdürülmesi en az para politikası kadar önem taşımaktadır.- AB’ye uyumun devam etmesi çabaları önemini korumaktadır.- Yapısal reformlardaki gelişmeleri gerek makro istikrar gerekse fiyat istikrarı açısından izliyoruz. SORU - CEVAP - Merkez bankası 2001 krizinin ardından belli kazanımlar sağladı. Ancak son krizle birlikte Türk lirasının değer kaybının olumsuz etkiler olacağını söylediniz. 6-7 sene önceki tasarrufu koşturup dövize çevirmesi gibi, çok iyi hatırladığımız o kısır döngüye yol açma ihtimali nedir?- Bizim cebimizdeki parayı içerdeki enflasyonun değeri belirliyor. Vatandaşımız önümüzdeki dönemde tasarrufları değerlendirirken enflasyona bakması gerekiyor. Onunda nereye gideceğini söyledim. Dalgalı kur rejimi altında. Kur iniyor da çıkıyor da. - Döviz geliri olmayanlar dövizle borçlanmasınlar. Yatırımlarını türk lirası’yla yapsınlar.- Varlık barışı yasa tasarısında, mevduat garantisiyle ilgili yetki hükümete verildi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Özel sektörün borçlarına devlet garantisi açıklandı. Maliye Bakanı başkalarının hatalarını biz mi çekeceğiz dedi.- Mevduat güvencesiyle ilgili yeni bir düzenleme yapmayı gerektiren bir durum söz konusu almayabilir. Ama diğer ülkelerin aldığı kararlar, rekabeti bozdu. Biz dezavatantaja düştük. Önemli olan bu finansman ihtiyacını sağlayacak önlemler almak daha önemlidir. - Bankaların kredileri geri çağırması konusu ise, ekonominin reel finans tarafı bankacılık şirketler kesimi gibi analizleri yapıyoruz ama ekonomi bir bütün. Değerlendirme yaparken hepimizin aynı gemide olduğunu düşünelim.- Makro düzeyde optimum çözüm neyse ona odaklanalım diyorum. Münferit olarak kredileri çağırılmış olabilir. Ama bu konuda şikâyetler bize ulaşmış değil. - Özel sektörün borçlanmasına garanti getirilmesiyle ilgili ilk bölümde cevabını verdim.- Yurt dışından yapılan değerlendirmeler Türkiye’deki yatırımlar etkiler mi?- Bu 90 milyon dolar abartılı bir rakam. Gerek kamu finansmanı oldukça şeffaf. İç borcumuzu dış borcumuzu her şeyi biliyoruz. Bizim 2009 yılında ihtiyacımız ne olduğu biliniyor. Ama 90 milyar rakamı son derece abartılı. Türkiye’nin bir miktar dış finansmana ihtiyacı var ama bu 90 milyar dolar değil.- Türkiye’den ne kadar para çıkışı oldu? - Rakam vermiyoruz ama son dönemde bir miktar çıkış oldu. Ama çıkış olurken bile aynı zamanda girişte oldu. - Türkiye’deki sıcak para tutarı nedir ? - Sıcak para dediğini portföy yatırımları. Türkiye’ye gelen kısa vadeli para piyasasına park eden para artı kamu kâğıtları piyasasına yapılan yatırımlar. Menkul kıymetler borsasına yapılan yatırımlar.- Borsada yabancı payının yüzde 70’ler seviyesinde olduğu söyleniyor. Burada sistemde, kurlarda bir hareket olduğu zaman yabancı çıkmak istediği zamana alıcı bulamıyor. Doğrudan yabancı sermaye yatırımı olarak ta görebiliriz.- Bütün bu rakamlar haftalık olarak yayımladığımız raporda var. - 2009 ve önümüzdeki yıllara ilişkin olarak yaptığınız tahminleri bütçeye uygun olarak yaptık dediniz. Hükümet yüzde 4’lük bir büyümeye göre belirledi. Size göre Türkiye yüzde 4’lük büyümeyi nasıl gerçekleştirecek?- IMF ile ilişkiler. IMF’nin artık yeni dönemde parasızda olsa Türkiye şu anda neden ihtiyaç duyuyor ve bu konuda geç kalındı mı?
- İçinden geçtiğimiz ortamda yüzde 4’lük büyüme kolay sağlanabilecek bir büyüme değil. Belirleyici olan husus kredi piyasalardaki gelişmeler ve ülkemize fon girişleri. Ülkemizin büyüme tarihine baktığımızda, yabancı sermaye girişinin olduğu cari açık verdiğimiz dönemde büyümüş. Bu her zaman söylediğimiz ulusal tasarruflar yatırımlar arasındaki açığın ekonomik aktivitelerimize yansıması.- Yüzde 4 büyümeyi sağlamak bugünkü koşullar altında çok kolay olmayacağını düşünüyoruz. - IMF’ye gelince, akıl için yol bir. IMF bize şunları şunları yaparsanız şöyle şöyle sonuç alırsınız dedik. Biz bunları yaptık. İçerdeki iç dinamiklerimiz bir takım reformlarımızı yapmaya yetmiyor. - Bizim bunlardan bir ders çıkarmamız lazım. Dışardan bir itici gücün itmesiyle yaptıklarımızı kendi aklımızla yapmamız lazım.- Bizim IMF ile olan ilişkilerimize buradan bakmak lazım. Uluslar arası piyasalarda bir penceredir bu.
Bu kriz bize iki şeyi acı biçimde öğretti: (1) Küresel sistemin yarattığı küresel yönetim ulusal kurallarla ve ulusal denetimle denetlenemez. (2) Küresel sistemin gerekleri olan ekonomi politikası koordinasyonu ulusal politikalarla veya rastgele uluslararası toplantılarda varılan rkararlarla sağlanamaz. rBu çerçevede atılacak adımların başında IMF ve Dünya Bankası’nı yeniden yapılandırmak geliyor.rKapitalizm ya da bugünkü aşamada söz edildiği gibi piyasa ekonomisi, sermaye hareketlerinin dünya çapında serbestleşmesiyle birlikte küreselleşmiş oldu. Bu aşamada artık sermaye, riskle kazanç arasındaki denge nerede lehine görünüyorsa oraya kayar oldu. Daha yüksek faiz veren, daha çok getiri vaat eden ya da daha düşük maliyetler sunan ülkeler sermaye açısından çekici oldular. Türkiye daha yüksek faiz verdiği için ağırlıklı olarak portföy yatırımlarını, Çin daha düşük maliyet yarattığı, Singapur da daha düşük risk taşıdığı için ağırlıklı olarak doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını çektiler. ABD, düşük riske sahip olduğu için daha az getiri sunarak yabancı kaynak sağladı. Sermaye hareketlerinin serbest kalmasıyla birlikte fonların, kaynakların, yatırımların yönetimi küreselleşti. rBütün bu küreselleşme eğilimine karşılık Basel düzenlemeleriyle küreselleşen bankacılık kuralları dışında hiçbir alanda kurallar da denetim sistemleri de küreselleşmedi. Basel benzeri düzenlemeler yapılmamış olsa da borsalar birbirine benzer kurallara sahip oldular.rBunun dışındaki alanlarda küresel bir sistem kurulmasına çaba gösterilmedi ve bu alanlar ulusal düzenlemelere terk edildi. rOysa küreselleşmeyle birlikte serbestleşen sermaye hareketleri daha çok para kazanmanın yolunu arayan profesyonellerin elinde yeni ve karmaşık tekniklerle yepyeni finansal buluşlara yol açtı. Türev ürünlerin bu kadar genişlemesi bunun bir sonucudur. rBu tür gelişmelerin büyük çoğunluğu klasik kuralların ve denetimin dışında kaldı. Şimdilerde buna ‘gölge finans sistemi’ adı takılmış bulunuyor. Buna ek olarak küreselleşmiş bir sistem içinde para ve maliye politikaları artık tam bir koordinasyon içinde götürülmek zorunda görünüyor. Yani Almanya’nın başına buyruk faiz politikaları izlemesi ya da Fransa’nın sabit döviz kuruna dönmesi ve arada bir devalüasyon yapması, İngiltere’nin bütçe açıklarını artırarak dengeyi bozması bu ortamda küresel çapta krizlere neden olabilecek adımlar oluşturuyor. rO nedenle küresel bir ekonomi politikaları çerçevesine ihtiyaç bulunuyor. Bunun yapılacağı ideal yer IMF. Ama ne yazık ki IMF, 10 yıldan daha uzun bir süredir bağımsızlığını kaybetmiş ve ABD Hazinesi’nin güdümüne girmiş bir kurum niteliğinde. rBu kriz bize iki şeyi acı biçimde öğretti: (1) Küresel sistemin yarattığı küresel yönetim ulusal kurallarla ve ulusal denetimle denetlenemez. (2) Küresel sistemin gerekleri olan ekonomi politikası koordinasyonu ulusal politikalarla veya rastgele uluslararası toplantılarda varılan rkararlarla sağlanamaz. rBu çerçevede atılacak adımların başında IMF ve Dünya Bankası’nı yeniden yapılandırmak geliyor. IMF, artık gelişme yolundaki ülkelerin ekonomik sorunlarını çözmeye çalışan kurum kimliğinden çıkarılmalı, bu işlev Dünya Bankası’na devredilmelidir. Dünya Bankası gelişme yolundaki ülkelerin proje ve sektör kredisi ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra bu ülkelerin ekonomik sorunlarının çözümüne destek sağlama fonksiyonunu da üstlenmelidir. IMF’nin bir bölümü yine IMF adını koruyarak Dünya Bankası’na devredilmeli ve bu fonksiyonu yürütmelidir. Bugünkü IMF’nin adı da değiştirilmek suretiyle (Küresel Düzenleme ve Politikalar Kurumu gibi) tümüyle bir politika kurumu haline getirilmelidir. Bu kurumda bütün üye ülkelerin gruplar halinde temsil edildiği bir icra kurulu olmalı ve bu kurul bu düzenlemeleri onaylamalıdır. Bu yeni kurumun üç temel görevi olmalıdır: (1) Mali sektörle ilgili kuralları geliştirmek ve küresel sisteme dahil olan bütün ekonomilerde uygulanmasını gözetmek. (2) Mali sektörle ilgili denetim mekanizmasının temel çerçevesini oluşturmak ve küresel olarak uygulanmasını sağlamak. (3) Küresel sistemde geçerli olacak maliye ve para politikasının çerçevesini oluşturmak ve bunun küresel olarak uygulanmasını gözetmek. rHiç kuşkusuz her ülkenin ekonomik yapısı farklı olduğu için farklı kurallara, farklı denetim mekanizmalarına ve farklı politika uygulamalarına sahip olması doğaldır. Ama bu farklar küresel sistemi bozacak, krize neden olacak, ötekilerin aleyhine gelişmeler yaratacak biçimde ya da sonuçta sistemik risk yaratacak bir düzen içinde olmamalıdır. Yeni kurum, bu kurallara ters uygulamalar içinde olan ülkeler için yatırımcıları uyarma görevi üstlenmeli ama yatırımcılara engel olmamalıdır. Örneğin ABD’de ve İngiltere’de ortaya çıkan bu son finansal balonu önceden saptayıp büyümesini önleyecek uyarıları yapabilmeli ve bunu küresel kamuoyuyla paylaşabilmelidir. rBütün bu uyarılara karşın o ülkelere ya da alanlara yatırım yapanlar ise kendi risklerini kendileri üstlenmiş olarak oraya gitmeli, batış halinde de kimseden destek ya yardım beklememelidir.MAHFİ EĞİLMEZ/RADİKAL/30.10.2008rr