Euro/Dolar Paritesi Kaç Olmalı?
Dünya piyasaları artık üretime dayalı fiyatlamanın ötesinde çıkar yaratmaya yönelik fiyatlamaya daha fazla odaklanıyor. Adına ister arbitraj yapma, ister spekülasyon, ister manipülasyon ne dersek diyelim üretim dışı finansal kavramlar öne çıktı.
İngiltere bankacılık sisteminde gördük ki, faize dayalı ciddi bir haksız kazanç sağlama operasyonları LİBOR piyasasında yapılmış, ABD’de zaten gördük ki mortgage piyasası ürünlerine dayalı istismarlar krizlere neden olmuş, petrol piyasasında gördük ki anormal manipülasyon işlemleri ile kazançlar sağlanmış fiyatlar “alt üst, üst alt” olmuş (Libor manipülasyonu için bkz. LIBOR Manipulation in Developed Markets”; http://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=2189860 ).
En güvenilir denilen altın yatırımları yatırımcısını şok bir şekilde hüsranlara uğratmış. 800 dolarlardan 1900 dolara doğru hızla çıkan altın ons fiyatı ne olmuş da 3000’e değil de 1100 dolar seviyelerine geri dönmüş (çökmüş).
Kısacası dış dünyada dolar, altın, faiz, mortgage piyasaları tarihi haksız fon transferlerine sahne olmakta. Böyle bir dış konjonktüre karşı Türkiye’de iç piyasaların da istikrarlı olmasını beklemek hayal olurdu. Örneğin, Dolar TL değeri daha 2 sene önce Ağustos’ta 2TL’yi hafif geçtiğinde ilgili otorite’nin Başkanı sene sonuna kadar 1.92’nin altına gerileyeceğini, hatta “gerilemezse gelin beni bulun” diye de güçlü bir yaklaşımda bulunmuştu. Dolar, Otorite mi dinler! Dolar, bugün 3.05 TL’ye fırlamış durumda.
Gerek dış gerekse iç piyasada özetle öne çıkan nokta; Dünyada gerçek üretim yapmak, ticaret yapmak bir yere kadar. Çok güzel işler yapar ürünler üretirsiniz, işinizi çok iyi uygularsınız; ancak alın teriyle, “sanayi teriyle” kazandıklarınızı basit bir döviz kuru hareketiyle kaybetmiş olursunuz. Euro/Dolar paritesinde yaşananlar inanılacak gibi değil. Daha 2012 yılında 1.2’lere doğru gerilerken ‘kesin 1’in altına gitmeli’ diyenler çoğunlukta iken, 2014 yılında aksine 1.40’a doğru hızla çıkmıştı. Ardından bu sene içinde ise 1.05’e doğru hızla geriliyor… Hemen birçok “ünlü” banka trader veya stratejist yine yeniden 1 seviyesinin altını konuşuyor. Ama ne oldu? Parite Eylül ortalarına gelirken 1.13’ün üstüne hızlı geri dönüş yapmış durumda.
ABD politikaları açısından bakıldığında; ekonomide büyüme istikrarlı bir hale ancak yoğun tedbirler ile getirilmiş, işsizlik oranı %5’lere doğru çekilebilmiş, gecelik faizler halen sıfıra yakın tutulabilirken, orta uzun vadeli faizler %2.5 gibi cazip oranlarda başarılabilmiş, enteresan bir şekilde enflasyon ise artmamış. ABD daha ne istesin? Böyle bir atmosferde ABD Merkez Bankası kabul edilen FED’in gecelik faizleri artırması tarihi yanılgı olur kanaatindeyim. Ayrıca şunu belirtmeliyim ki, 0-0.25 bandında tutulan FED gecelik faizleri 0.25 artırılsa aslında ABD açısından hiç de sorun değildir. Diğer dünya piyasaları bunu 2016 yılında daha iyi anlayacaktır. Zaman her şeyin çaresidir. Faiz artırmanın gecikmesiyle birlikte bu arada Avrupa Birliğinde işler biraz daha rayına girecek ABD değil ama AB Merkez Bankasının faiz artırması dillendirilmeye başlanacaktır. İşte o zaman Euro yönlü değerlenme bir vites daha ileri olarak hızlanmış olabilecektir.
Özetle; 2008 sonrası 7 yılın parite gelişmeleri çerçevesinde 1.1260 üzerinde kalan, genel dengesi 1.16-1.21 arası olabilen, 2016 yılında daha yüksek seviyeleri zorlayabilecek bir durumu öngörmemiz mümkün. Kuşkusuz ki, özellikle ABD ekonomisinde olmak üzere her türlü yeni gelişme öngörülerimizi revize etmemize neden olacaktır.
Naçizane önerimiz; denizcilerimiz, sanayicilerimiz ve gerçek işadamlarımız finans dünyasının manipülasyonlarına karşı bilinçli ve tedbirli olsunlar.