Bu makale' 'Tarihsel Açıdan Türkiye - Rusya İlişkileri Bağlamında Rusya - Ukrayna Savaşı - 1'' isimli makalenin devamı niteliğindedir;
ABD ‘nin burada muhtemelen diğer bir amacı ise Rus- Almanya yakınlaşmasının önünü kesmektir. Almanya bilindiği üzere Rusya’nın en iyi ticaret ortaklarından biridir. Son derece gelişmiş sanayisi bulunmaktadır. Ancak bilindiği kadarı ile Nükleer gücü yoktur. Rusya ile iyi ilişkiler içinde olan bir Almanya’nın bu imkana kavuşması ABD ve diğer Avrupa ülkeleri için büyük bir risk olacaktır. ABD‘nin buna müsaade etmeyeceği aşikardır. Ayrıca AVRUPA ve özellikle Almanya Rusya’nın çok iyi bir gelir kapsıdır. Bununda önlenmesi ve artık ham petrol ve doğal gaz ihracatçısı olan ABD’nin bu boşluğa talip olması gerekmektedir.
Nato içinde komuta kademesi bakımından ABD ve İngiltere’den sonra 3.cü sırada olan Almanya’nın bu konumuna rağmen geçmiş tarihi nedenler ile ABD den hoşlanmadığı, Avrupa içinde de bir çok ülkenin Almanya’dan hoşlanmadığı , Doğu Almanya –Rusya ilişkilerinin yakınlığı da bilinen bir gerçektir. Bu yeni durum şimdi Rusya-Almanya ilişkilerini ne şekilde etkileyecektir. Olumlu mu , olumsuz mu? Almanya-Rusya ilişkilerinin kötüleşmesinden kim kazançlı çıkacaktır ?
Sonuçta yakın gelecekte er geç Avrupa Birliği varlığını sürdüremeyecektir. O zaman kimlerle hangi paktlar kurulacaktır. Bunları iyi görmek gerekmektedir.
ABD Rusya’yı bir tehdit olarak görerek yıllar önce Çine destek çıkmış her türlü teknolojik desteği sağlamıştır. Bu destek sayesinde sessizce askeri gücünü ve ekonomik potansiyelini geliştiren Çin şimdi Rusya ile yakın ilişkiler içine girmekte ve ABD teknolojisi ile ABD şirketleri ile haksız rekabet yapmaktadır. ABD bunu hazmedememektedir. Bu nedenle de TRUMP zamanında Çine karşı büyük yaptırımlar getirilmiştir. Yukarıda da değindiğimiz üzere bu savaş acaba Rusya-Ukrayna üzerinden bir ABD-Çin dalaşmasımıdır.
Diğer önemli husus Türkiye –Rusya yakınlaşmasıdır. Bu coğrafya da Türkiye gibi bölgenin en güçlü ülkelerinden birinin Rusya ile siyasi ve iktisadi olarak iyi ilişkiler içine girmesi ABD’nin kabul edebileceği bir durum değildir.
Geçmişte ABD ile ihtilafa düşerek ,yönünü Rusya’ya çeviren Türk hükümetleri darbe ile iktidarlarını kaybetmişlerdir. Nato üyesi bir Türkiye’nin bu ihtilafta iyi ilişkiler tesis ettiği Rusya ve Ukrayna arasında sıkışması kimin işine yarayacaktır?
Bilindiği üzere Türkiye savunma sanayi bakımından kara ve denizde %70-75 yerli katkı payı ile kendi kendine yeter durumdadır. Fakat hava savunma ve taarruz imkanları bakımından bu yeterlilik %25-30 lar seviyesindedir. Son yıllarda IHA ve SIHA’lar ile büyük atak yapmış olup, kendi uçak ve helikopterlerini yapma hamlesi içine girmiştir.
Kendi tanklarını yapar haline gelmiştir. Ancak bu konuda sıkıntı tank motorlarıdır. Ukrayna ise bu motorların yapımında hem de uçak sanayinde oldukça ileridir. Bu iki ülkenin bu konudaki iş birliği Türk hava savunma gücünün oluşturulması bakımımdan büyük önem arz etmektedir. Bu husus ise hem ABD’yi hem de Rusya’yı rahatsız etmektedir. Bu savaşın sonunda kazananı kim olursa olsun ,eskiye göre Ukrayna’nın daha bağımsız olmayacağı aşikardır. Bundan Türkiye –Ukrayna ilişkileri yukarıda sözünü ettiğimiz husus bakımımdan nasıl etkilenecektir?
Artan petrol fiyatları uzun yıllar sonra ortaya çıkan Dünya enflasyonunu nasıl etkileyecektir. Bundan dünyanın en büyük petrol üreticisi 3 ülkeden ikisi olan Rusya ve ABD nasıl menfaat temin edecektir. (Enflasyonist dönemlerde değerli olan para değil maldır.) Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin bundan nasıl etkilenecektir. Aynı durum tahıl üretimi ve ihracatı içinde geçerli olmaktadır.
Görünürde olana bakıldığında Ukrayna Rusya için bir tehdit oluşturmamaktadır. Kendi toprakları içinde Rusya karşıtı terörist guruplar yoktur, Ukrayna’nın Rus topraklarında gözü yoktur. Tam tersi Donetsk ve Lugansk sözde halk cumhuriyetlerinde ayrılıkçı Ruslar bulunmakta ve sıkıntı yaratmaktadır. Rusya ilk hamle olarak bunları tanımıştır. Yani Ukrayna sınırları içinde kendine bağlı iki ayrı defacto devletin kurulmasını desteklemiştir. Rusya’nın bu hareketi kendi soydaşlarını korumak maksadı ile yapılan bir girişim olarak kabul edilse bile tüm Ukrayna’yı işgal planı, hele hele başka bir ülkenin meşru siyası liderini ve hükümetini değiştirme arzusu devletler hukuku açısından meşru ve kabul edilebilir bir husus değildir. Bu ileride savaş tazminatı konusunu gündeme getirebilecek bir konu olup yeni bir ihtilafa yol açacaktır. Ancak tarihsel olarak bakıldığında Rusya para konusunda sorumluluklarını yerine getiren bir ülke değildir. İkinci dünya savaşı sonrası ABD den aldığı Liberty tipi gemilerinde parasını ödememiştir. Boğaz geçiş ücretleri bakımından Türkiye’nin yasal haklarını da kabul etmemektedir.
Diğer taraftan Ukrayna Rusya’nın önemli bir müşterisidir. Doğal gazın nerede ise %100, kömürün %50 si, elektriğin %30’u Rusya’dan gelmektedir. Rusya’ya borcu olan ülkeler arasında Ukrayna 2019 yılında 3.7 Milyar USD ile ikinci sıradaydı. Bu borç iki ülke arasında özellikle doğal gaz ikmali bakımından sıkıntı yaratmaktaydı. Yani Rusya Ukrayna’ya verdiği stratejik malları vermeyerek de onu terbiye edebilirdi. Dolayısı ile bunun yerine savaşı tercih etmesi bağımsızlığını elde ederek Batıya yanaşan eski SSCB üyesi ülkelere (Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerine) hatta iyi ticari ilişkilerde bulunduğu Finlandiya ve İsveç’e bile bir göz dağı verme politikasımıdır. Batının buna karşı hamle olarak Ukrayna’ya askeri olarak destek vermesi ve bu yolla o ülkelere güven vermesi gerekmiyor mu? Bunun yerine Batı ne yapıyor, Nato üyesi ülkelere karşı bir tehdide askeri karşılık veririz diyor. Daha da ötesinde ilk 2 gün içinde Rusya’nın Ukrayna’nın askeri alt yapısını ,araç gereçlerini, komuta merkezi -saha haberleşme imkanlarını, bunun gibi stratejik noktaları tahrip edeceğini bilmiyormuydu , bu konuda ön tedbirler alınamazmıydı. Bunlar yapılmadıysa acaba Rusları içeri çekip işgalci konumuna düşürerek , sokak savaşları ile yukarıdaki paragraflarda düşündüğümüz politikayı mı uygulamak istiyorlar. Bu konularda teknik ve pratik bilgimiz olmadığı için sadece düşünüyoruz ve anlamaya çalışıyoruz. Zaman her şeyi açığa çıkaracaktır.
Temennimiz sonucun insanoğlunun, çevrenin şehirlerin dünden bu güne intikal eden mevcut tarihi yapısının zararına olmaması ve en kısa sürede barışın tesisidir.
Bu yazı böyle bitecek iken bu sabah televizyonda ağlayan küçük bir Ukraynalı kızın kendisini ikna etmek isteyenlere ağlayarak ‘’ Ablam söyledi evet biliyorum bu bir savaş, ama niye’’ diye sorgulayarak göz yaşı dökmesi bu konuda 2 gündür saatlerce televizyonda yapılan konuşma ve değerlendirmelerden daha anlamlı bir söz olarak yüreğimi dağladı.
Ukrayna ve Rusya’dan ölen insanlar ve ağlayan küçük bir Ukraynalı kızın göz yaşları neden, Putin’in yeni SSCB’ni kurma sevdası yüzünden mi, Biden’ın yeniden tek kutuplu bir dünya yaratma sevdası yüzünden mi? DEĞER Mİ ? O ÇOCUKLARIN HAYATLARINI VE GELECEKLERİNİ ÇALMAYA DEĞER Mİ ?
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını ,’’Yurt da Sulh, Cihanda Sulh ‘’ ilkesini bu derinlikte ve o kız çocuğunun göz yaşında görmek, ATATÜRK’ün büyüklüğünü bu çerçevede anlamak ve kabul etmek gerekmektedir.
İşte bu nedenle Putin, Biden, ya da herhangi biri olunuyor da bir ATATÜRK olunmuyor.
Yazan: Harun Şişmanyazıcı
Ekonomist, Deniz Emniyeti Derneği Başkan Yardımcısı
26.02.2022 İstanbul