Kılavuz kaptanlar, yerel bilgilere sahip manevra uzmanlarıdır. Çok çeşitli gemi tiplerinin yük durumlarına göre manevra karakteristiklerini iyi bilirler. Kılavuz kaptanlık yapmak üzere yetkilendirildikleri deniz sahasının, boğaz veya limanın seyirle ilgili en güncel bilgilerine zaten sahiptirler. Bu güncel bilgilerini deneyimleri ile birleştirerek, telafi etmeye çok daha az müsait olan yüksek riskli deniz alanlarında insan hatasını en aza indirmeye yönelik görev yaparlar.
Gemi kaptanı ise kılavuz kaptanın belli bir deniz sahası için sahip olduğu tüm bu bilgi ve deneyime sahip değildir. Ama kendi gemisi ve gemisinin manevra özellikleri hakkında gerekli ve yeterli bilgi ve deneyime sahip olması beklenir.
İyi bir köprü üstü kaynak yönetimi, hem kılavuz kaptanın, hem de gemi kaptanının bu son derece değerli birikimlerini bir araya getirerek gerek gemi, gerekse can, mal ve çevre emniyetine sunmayı amaçlar. Burada elbette ki köprü üstünde bulunan tüm kaynaklar –insan ve makine- hesaba katılır.
Son dönemde, gemi kaptanının geleneksel olarak kılavuz kaptandan elde edegeldiği bilgileri sunan güvenilir kaynaklar artmıştır. Yüksek riskli deniz alanlarında sayıları giderek artan Gemi Trafik Hizmetleri (Vessel Traffic Services, VTS) bunlardan bir tanesidir. Bir diğeri de bilgileri otomatik olarak sürekli güncellenen ve geminin manevrasıyla ilgili hareketlerini ayrıntılı bir şekilde sunabilen Elektronik Harita Gösterim Sistemleri (ECDIS) ve entegre köprüüstü seyir yardımcılarıdır. Gemideki seyir yardımcılarının etkinliği o ölçüde artmıştır ki, yakın gelecekte, Gemi Trafik Hizmetlerinin (GTH) 3 ana hizmetinden birisi olan gemilere bilgi sunma hizmetlerinin artık ortadan kalkması ve GTH’lerin Sessiz GTH (Silent VTS) haline dönüşmeleri beklenmektedir.
Kılavuz kaptanın ise etkin bir manevra yapabilmesinde geleneksel yöntemleri kullanmaya devam etmesi esastır. Bunda kuşku yok. Kılavuz kaptan geminin ilerleyişini, sürüklenmesini, pruva hareketlerini, ayrıca kuşbakışı görünümden geminin hareketlerini hissedebilmeli ve manevrasını buna göre ayarlayabilmelidir. Ancak; gemilerin boyutları giderek büyümekte, su çekimleri artmakta, limanların ise gerek boyutları gerekse su derinliği bakımından durumlarında önemli değişiklikler olmamaktadır. Bunun sonucunda gemilerin yüksek riskli deniz alanlarında daha hassas manevralar yapmaları gerekmektedir. Bu gereksinim, köprüüstü ekibine olduğu kadar, kılavuz kaptanlara da daha fazla stres yüklemektedir. Çünkü deniz kazalarından birinci derecede sorumlu olan insan hatası açısından risk artmıştır. Dolayısıyla bu riski ortadan kaldırmaya yönelik ilave yardımcılar kullanmaya gereksinim vardır.
Geleneksel yöntemlere –haklı nedenlerle- sıkı sıkıya bağlı olan kılavuz kaptanlar yeni teknolojileri reddetmemişler ancak yeni teknolojilere adapte olmada muhafazakar davranmışlardır. Uluslararası Kılavuz Kaptanlar Birliği’nin 13 Kasım 1998 tarihli Genel Kurul Kararında AIS ve ECDIS gibi yenilikçi teknolojilerin kılavuz kaptanlar tarafından kullanımı teşvik edilmiştir. Böylelikle kılavuz kaptanlar, yenilikçi teknolojilerin kendilerine duyulan ihtiyacı azaltmasından endişe etmediklerini, tam tersine, bu teknolojileri kendileri herkesten önce kullanarak mesleklerini daha iyi yapabilme ve hataları en aza indirmede eldeki tüm kaynakları etkin bir şekilde kullanabilme yeteneklerini arttırabildiklerini göstermişlerdir.
Yukarıda kılavuz kaptanların daha hassas manevralar yapabilmesi ve güncel teknolojik yeniliklerin sunduğu olanaklardan yararlanması gerektiğini belirtmiştik. Bu olanaklardan bir tanesi ve belki de en önemlisi, Taşınabilir Kılavuz Kaptan Birimleri (PPU) dir.
Bugün Taşınabilir Kılavuz Kaptan Birimleri (PPU) Amerika, Kanada ve Avrupa’da kılavuz kaptanlarca yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Henüz Türkiye’de kılavuz kaptanlar PPU kullanmamaktadır. Burada PPU kullanıldığında ne gibi faydalarının ve ne gibi sakıncalarının olabileceği hususları üzerinde durulacak ve sonuç bölümünde çıkarımlarda bulunulacaktır.
Taşınabilir Kılavuz Kaptan Birimi (PPU) Tanımı ve Gelişimi
Taşınabilir Kılavuz Kaptan Birimi (Portable Pilot Unit, PPU) pek çok farklı isimlendirmeler almıştır. Carry Onboard Unit gibi. Biz yazımızda PPU olarak kullanmayı yeğliyoruz.. Tanımını yapmak gerekirse, yüksek riskli deniz alanlarında kılavuz kaptan tarafından karar verme işleminde yardımcı olması için gemi üzerinde kullanılan, bilgisayara dayanan bir sistemdir diyebiliriz.
GPS/DGPS bağlantı arabirimi ile AIS PLUG bağlantı arabirimi ile işlemede kullanacağı verileri elde eden Taşınabilir Kılavuz Kaptan Birimi, bu bilgileri Elektronik Harita tabanlı bir bilgisayar programında işleyerek ekranda kullanıcısına ulaştırır. PPU, seyirle ilgili olarak en son mesaha ölçümlerine dayanan su derinliği bilgisi, derinlik konturları, dinamik su seviye bilgisi, akıntının yönü ve hızı, satıh buzlanma bilgisi, güvenlik zonları gibi bilgileri de kullanıcısına sunabilmektedir. PPU’nun sürekli internet iletişimine açık olması sağlanarak en son harita bilgilerini ve gerektiğinde anlık uyarıları da ekranda gösterebilmesi mümkün olmaktadır.
Bilindiği gibi konum belirlemede kullanılabilen basit sistemler vardır. Bu sistemler bir GPS alıcısı ile bir bilgisayardan oluşur. Bu bilgisayar PDA veya günümüzde artık tablet bilgisayar olmaktadır. Çoğu PDA ve tablet bilgisayarda artık bütünleşik GPS alıcısı da bulunmaktadır. Hatta akıllı telefonlarda kullanılan veya hücresel yayın alabilen 3G destekli PDA veya akıllı bilgisayarlarda alınan GPS sinyalleri ile hücresel yayın konum bilgileri birleştirilerek yanılma payı çok az konum belirlemesi yapılabilmektedir. GPS alıcısı ayrı olan sistemlerde ise GPS ile tablet bilgisayar arasındaki iletişim kablosuz olarak (Genellikle bluetooth) sağlanmakta ve mobil kullanım avantajı sağlanabilmektedir.
Hatta günümüzde artık çeşitli firmalar akıllı telefonlarda ve tablet bilgisayarlarda kullanılabilecek seyir haritaları yazılımı satışı yapmakta ve bu haritalar bütünleşik GPS ve 3G konum belirleme sistemi ile birlikte ECDS benzeri bir sistemi kullanıcıya sunabilmektedir. Navionics firması tarafından sunulan yazılım buna örnektir.
Bu sistemler basit, nisbeten ucuz ve taşınabilirliği yüksek bir çözüm sunmaktadır. Bu sistemi geminin konumunu belirlemede örneğin hangi şamandıranın geçilmekte olduğunu anlamakta kullanabiliriz. Ancak böyle bir sistemi PPU olarak nitelendirmek mümkün değildir. Bunun iki nedeni vardır:
1- Kullanılan harita yazılımı IMO tarafından onaylı ve güncellemeleri yapılan resmi (official) haritalar değildir.
2- Sadece GPS ve konum bilgisini işleyen bir harita yazılımının geminin manevrasıyla ilgili tam bir değerlendirme yapabilmesi söz konusu olamaz. Dar ve kısıtlı su yollarında veya liman manevralarında geminin boyunun harita üzerinde tam ve doğru olarak gösterilmesi büyük önem taşır. Bu veriler el ile de girilebilir ve haritaya yansıtılabilir. Ancak haritaya yansıtılan gemi şeklinin anlam kazanabilmesi için rota bilgisinin (pruva açısının) da anlık olarak işlenmesi gerekir. Oysa bu bilginin GPS alıcılarıyla veya hücresel 3G yayınıyla elde edilebilmesine imkan yoktur. İşte bu yüzden basit sistemler geminin pruvası ile yere göre rotasının (Course Over Ground: COG) aynı olduğunu kabul ederler. Yani geminin akıntı, rüzgar, dümen ivmesi nedeniyle sürüklenme gibi durumları yok sayarlar. Düşük hızlarda, römorkörler gemiye etki ederken veya makineler tornistan çalıştırılırken geminin pruva açısı ile yere göre rota (COG) 180 derece farklılık gösterebilir.
Bu yüzden PPU olarak Kabul edilen çözümlerde IMO tarafından onaylı resmi haritalar kullanılmakta, geminin rota bilgileri de AIS PILOT PLUG denilen ve performans standartları Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından belirlenmiş arabirim sayesinde gemiden temin edilmektedir. AIS PILOT PLUG ile temin edilen sadece Gyro Pusula değerleri değildir. Geminin AIS alıcısı ile elde ettiği bilgiler (geminin kendi bilgileri de dahil) otomatik olarak AIS PILOT PLUG aracılığıyla PPU ünitesine aktarılabilmektedir. Peki AIS PILOT PLUG nedir? Bu konuyu biraz daha yakından inceleyelim.
AIS PILOT PLUG
Foto: Geminin köprüüstünde yer alan AIS PILOT PLUG
AIS PILOT PLUG (APP), geminin köprüüstünde bulunan, kılavuz kaptanları ve diğer denizcileri PPU, kendi kişisel bilgisayarları veya diğer taşınabilir cihazlarından geminin AIS sistemine bağlamaya yarayan arabirimin adıdır.
AIS PILOT PLUG (APP), haberleşmede RS-422 protokolünü kullanır.
APP tarafından aktarılan veriler şunlardır:
1- Kendi gemisinin veya hedef gemilerin Enlem/Boylam, Yere Göre Rota (COG), Yere Göre Hız (SOG), Pruva açısı (GYRO), Dönüş İvmesi (Rate of Turn), Seyir Durumu ve Zamanı gibi dinamik veriler;
2- Gemi adı, çağrı işareti, IMO Numarası, boyutları ve gemi tipi gibi statik (durağan) veriler;
3- Su çekimi, yük cinsi, varış limanı ve Tahmini Varış Zamanı (ETA) gibi seferle ilgili veriler.
Bu veriler gemiden bağımsız veriler değillerdir. Dolayısıyla doğruluk dereceleri gemi üzerindeki alıcıların doğruluk derecesine bağımlıdır. Örneğin bir gemide GYRO Pusula hatası varsa ve bu hatayla ilgili sistemde gerekli düzeltim de yapılmamış ise, AIS PILOT PPUG aracılığıyla aktarılan veri de aynı hatayı içerecektir. Yine statik bilgiler de kullanıcıların el ile girdikleri bilgiler olduğundan bunların ne zaman güncellendikleri ve girilen bilgilerin doğruluğu önem kazanacaktır.
SOLAS 5. Bölüm 19. Kural’a göre Uluslararası sefer yapan 300 Gross Tonaj ve üzeri her türlü gemi ile Uluslararası sefer yapmayan 500 Gross Tonaj ve üzeri tüm gemiler Otomatik Tanıma Sistemi (AIS) bulundurmak zorundadırlar. Yine aynı kuralın alt bendlerinde “AIS, IMO tarafından benimsenen Ana Hatlar dahilinde çalıştırılacaktır” denilmektedir. Bu Ana Hatlar ise 25 Ocak 2002 Tarihli ve A.917(22) Sayılı IMO Karar’ında ve 6 Ocak 2003 tarihli ve SN/CIRC.227 Sayılı IMO Sirkülerlerinde ortaya konulmuştur. Dolayısıyla aslında tavsiye niteliğinde olup bağlayıcılığı bulunmayan bu Ana Hatlar, SOLAS içerisinde atıfta bulunulmak suretiyle bağlayıcılık kazanmıştır. Bu IMO tarafından çok sık başvurulan bir yöntemdir. Burada bahsettiğimiz Ana Hatlar, bizi PPU’lar açısından özellikle ilgilendirmektedir çünkü; bu Ana Hatlar’da PPU’nun gemiden veri aktarmak için kullandığı AIS PILOT PLUG’ların bulundurulma zorunluluğu ve performans kriterleri mevcuttur.
Bahse konu Ana Hatlar’da (CIRC 227 içeriği) Pilot Plug ile ilgili şu kurallar yer almaktadır:
“Bir Kılavuz Kaptan Soketi (Pilot Plug), A sınıfı her AIS Cihazının bir parçasıdır. Bu sokete irtibatlı bir priz, geminin köprü üstünde kılavuz kaptanın çalışma mevkkine yakın bir noktaya yerleştirilecek ve kılavuz kaptan böylelikle PPU cihazını buraya bağlayabilecektir.”
Ana hatlarda daha sonra prizde yer alacak ve yukarıdaki fotoğrafta da gösterilen 9 bağlantı noktasına hangi çıkışların irtibatlandırılacağı anlatılmaktadır.
Buradan çıkartabileceğimiz sonuç şudur: Uluslararası sefer yapan 300 Gross Tonaj üzeri her gemide, Kılavuz Kaptan Prizi (Pilot Plug) bulundurulması bir zorunluluktur. Zorunluluk, hukuksal kaynağını SOLAS Kural 5 ve onun atıfta bulunduğu ilgili IMO Ana Hatlarından almaktadır.
Öte yandan; ABD Sahil Güvenlik Teşkilatı, 1600 Gross Tonajın üzerindeki gemilerde AIS Pilot Plug zorunluluğu içeren bir Kuralı yürürlüğe koymuştur.
IMO tarafından 300 Gross Tonaj ve üzeri gemilerde Kılavuz Kaptan Prizi zorunluluğu getirilmişken ABD Sahil Güvenlik Teşkilatının bu zorunluluğu 300 GTdan 1600 GTa çıkartarak tekrarlamış olması çelişkili bir durumu ortaya koymaktadır.
Ancak, İngiltere Denizcilik ve Sahil Güvenlik Bürosu (MCA) tarafından Sörveyörlere yönelik yayınlanan “Surveyor FAQ” başlıklı yayınında, bizim yorumumuza paralel olarak “Kılavuz Kaptan Prizinin gemide bulundurulması zorunludur” denilmektedir.
Şimdi Kılavuz Kaptan Prizini kullanacak olan esas unsura, Taşınabilir Kılavuz Kaptan Birimi’ne (PPU) geçebiliriz.
Taşınabilir Kılavuz Kaptan Birimi (PPU)
Kılavuz kaptanın görevini yaparken bulunduğu mevki ve geminin pruva açısını doğru bir şekilde bilme ihtiyacı vardır. Kılavuz kaptanlar genellikle pruva bilgisini serdümene sorarlar. Mevki bilgisini ise ya kendi bilgi ve deneyimleriyle kendileri tahmin ederler ya da radar veya ESCDIS gibi köprü üstünde mevcut seyir yardımcılarından elde ettikleri bilgilerle temin ederler. Ancak, gerek pruva bilgisinin sorulması, gerekse gemi elektronik cihazlarının kullanılması kılavuz kaptan için her zaman kullanıcı dostu olmayabilir. Ayrıca, kılavuz kaptanın manevra yapmak için bulunması gereken pozisyondan her zaman bu bilgilere erişmesi mümkün olmayabilir. Hız için de benzer şeyler söylenebilir. Kılavuz kaptanlık mesleğinde geminin denizdeki hareketlerini hissedebilmek esastır. Bunun içerisinde geminin sürüklenme yönünü ve hızını hissedebilmek de vardır. Ancak, yukarıda da değindiğimiz gibi, günümüzde gerek gemi boylarının büyümesi gerekse su çekimi ile ilgili sınırlamaların artması, bu parametrelerin de hassas olarak ölçülmesini gerektirmektedir. Bu nedenle, kılavuz kaptanın manevra esnasında her an elinin altında bulunabilecek, göz ucuyla zaman zaman da olsa bakarak belli referansları alabileceği güvenilir bir seyir yardımcısına ihtiyacı vardır. İşte bu eksiklik, günümüzde Taşınabilir Kılavuz Kaptan Birimi (PPU) ile doldurulmaktadır.
Taşınabilir Kılavuz Kaptan Birimi (PPU) ile ilgili her hangi bir IMO kural veya tavsiyesi bulunmamaktadır. Ancak, SOLAS tarafından referans gösterilen Ana Hatlarda PPU cihazlarının kılavuz kaptanlar tarafından dünya çapında giderek daha yoğun bir şekilde kullanılmakta olduğuna atıfta bulunulmaktadır. Dünya çapında kullanıma baktığımızda ise, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve AB üyesi ülkelerin büyük çoğunluğunda PPU cihazlarının kılavuz kaptanlar tarafından yaygın olarak kullanılmakta olduğu görülmektedir. Ülkemizde ise PPU cihazının kullanımına ilişkin bir veri mevcut değildir.
Fotoğraf: Kılavuz Kaptan tarafından köprüüstünde bulunan Kılavuz Kaptan Prizi’ne takılan AIS PILOT PLUG cihazı. Bu cihaz kılavuz kaptan tarafından gemiye getirilir ve yine kılavuz kaptan tarafından kullanılan PPU cihazı ile Bluetooth marifeti ile kablosuz haberleşmek suretiyle çalışır.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde kılavuz kaptanların PPU cihazını kullandıklarından bahsetmiştik. Bunlardan bazılarından örnekler verelim:
Fraser Nehri, British Columbia/Kanada: Bu kılavuzluk bölgesinde temel zorluk kanaldaki derinlik değişimleri. Fraser Nehir Kılavuz Kaptanları, Liman İdaresi tarafından elde edilen verilerin 12 ila 24 saat arasında güncellendiği bir sisteme sahip. Derinlik konturlarının haritaya yansıtılması, hassas konum belirleme ve su seviyesi bilgilerine anlık erişim sistemin ana bileşenlerini oluşturuyor.
Colombia Nehri-Oregon/Kanada: Uzun bir seyir süresine sahip (5-11 saat) bu kılavuzluk bölgesinde diğer gemilerin mevkiini ve hareketlerini bilmek büyük önem taşır. AIS bilgilerini kullanmak suretiyle PPU cihazında gemilerin karşılaşma noktası (meeting point) sürekli hesaplanır ve ekrana yansıtılır. Bu yetişilen ve geçilen gemiler için de geçerlidir. Aynı zamanda ABD Kara Kuvvetleri Mühendislerince gerçekleştirilen en son mesaha çalışmalarından elde edilen derinlik bilgileri de kullanılır.
Halifax Limanı/Kanada: Kılavuz kaptanlar, bölgedeki iki asma köprünün altından geçmek için gemilerin hava çekimine büyük önem verirler. Bu nedenle geliştirdikleri sistem sayesinde gel-git durumundan dolayı suyun yükseklik seviyesini algılayıcılarla tesbit ederek bunu 3 boyutlu bir modelle ekrana aktaran bir sistem kurmuşlar ve köprü altındaki anlık geçiş yüksekliğini sürekli hesaplayabilmektedirler.
Rotterdam Limanı/Hollanda: Kılavuz kaptanlar Maas Nehrinde seyir yaptıktan sonra VLCC ve LNG gemilerini limana yanaştırmaktadırlar. Hassasiyeti yüksek yanaştırma yardımcılarını (metrenin altında konum belirleme ve dönüş ivmesi müşirleri gibi) ve büyük ölçekli portolonları PPU ekranlarına entegre etmek suretiyle çalışmaktadırlar.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Hamburg, Europort, Le Havre, Marsilya gibi limanlar bunlardan birkaçıdır.
ŞEKİL: Sevencs firmasının PPU yazılımı ORCA PILOT 2 yazılımından ekran görüntüsü. Görüntüde önceden pozisyon tahmini de (30-60-90 saniye aralıklı 3 görüntü halinde) vardır.
Günümüzde PPU benzeri sistemler modern yolcu gemilerinin köprüüstü donanımında da giderek daha fazla yerini almaktadır. Artık gemilerin ekranlarında manevra yapmak için yardımcı olacak rıhtıma yanaşma/kalkma simülatörü (docking simulator) ve hareket tahmini (motion prediction) gibi aslında PPU’ya has özellikleri görmek mümkün olmaktadır.
7-8 yıl öncesine kadar kullanılan PPU cihazları ağır cihazlardı. Özellikle köprüüstü dışına monte edilmesi gereken GPS ünitesi ve bataryası ile yine günümüzdekilere göre ağır sayılabilecek laptop bilgisayardan oluşan bu sistemlerin kılavuz kaptanlar tarafından taşınması da oldukça zor ve zahmetliydi. Günümüzde dokunmatik ekranlı tablet bilgisayarların yaygınlaşması ile bu konuda artık büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Günümüzün PPU sistemleri artık Kılavuz Kaptan Prizi’ne takılan bir AIS PILOT PLUG Ünitesi ve bir tablet bilgisayardan oluşmaktadır. PILOT PLUG Ünitesi ile tablet bilgisayar arasındaki iletişim ise bluetooth veya wi-fi ile kablosuz olarak sağlanmaktadır.
Bu sistemin toplam ağırlığı 1 kilogramı geçmemektedir. Üstelik, pil ömrü açısından da çok önemli gelişmeler olmuştur. Tablet bilgisayarların pil ömrü 7-8 saate kadar çıkmaktadır. Bluetooth veya wi-fi ünitesinin pil ömrü ise çok daha uzundur. Böylelikle kılavuz kaptan için son derece uygun mobil bir platform oluşmaktadır.
Kılavuz kaptan gemiye çıktığında baş parmak kalınlığındaki AIS PILOT PLUG ünitesini gemide bulundurulması zorunlu olan Kılavuz Kaptan Prizi’ne takmakta ve düğmesine basmak suretiyle birimi çalışır hale getirmektedir. Bu andan itibaren AIS PILOT PLUG ünitesi geminin AIS cihazından aldığı bütün bilgileri yayınlamaya başlamaktadır. Daha sonra kılavuz kaptan yanındaki tablet bilgisayarı açarak PPU yazılımını çalıştırmakta ve yazılım, tablet bilgisayarın wi-fi veya bluetooth portu aracılığıyla PILOT PLUG ünitesine bağlanarak yayınları almaya başlamaktadır. Toplam 2-3 dakikalık zaman içerisinde tüm sistem çalışır hale gelmektedir.
PPU yazılımının çalıştırılacağı tablet bilgisayarlar çeşitli işletim sistemi platformlarında çalışıyor olabilir. Windows, Mac-Os veya IOS ya da android platformlarında çeşitli üreticiler tarafından üretilen Kılavuz Kaptan PPU programları çalışabilmektedir. Burada önemli olan tip onay sertifikası bulunan ve IMO tarafından onaylanmış bir harita güncelleme sistemi içeren üreticilerin programının kullanılmasıdır. Aksi takdirde elde edilen verilerin kullanımı resmi nitelik kazanmayacaktır.
PPU yazılımı, yukarıda bahsettiğimiz işletim sistemlerine uyarlanabilen ECDIS Kernel üzerine kurulu bir yazılımdır. Yazılımın platformdan bağımsız Java uygulamaları da bulunmaktadır. Yazılım, ECDIS Kernel üzerine geminin Kılavuz Kaptan Prizine takılacak bluetooth veya wi-fi ya da kablolu birimden aktarılan bilgileri kullanabilecek yazılımların eklenmesi ve gemi manevrası ile ilgili yazılımların entegre edilmesi ile ortaya çıkar. Piyasada bu yazılımları üreten 20’ye yakın firma bulunmaktadır. Burada ENC haritaları kullanan bu yazılımın ve haritalarının güncellenme güvencesi dolayısıyla arkasındaki destek önem kazanmaktadır.
Günümüzde bir PPU cihazının kılavuz kaptanların ihtiyaçlarına hitap edebilmesi için 5 temel özelliğinin bulunması beklenir:
1- Hafif olmalıdır; çünkü kılavuz kaptanlar tarafından gün boyu çantalarında taşınacaktır ve gemi üzerinde yine manevra esnasında elinde tutarak veya özel boyun askısıyla bonuna takarak kullanılabilecektir (2. Tip kullanım kılavuz kaptanın ellerinin de serbest olmasını sağlayacaktır.)
2- Kurulması ve başlatılması hızlı ve basit olmalıdır; çünkü kılavuz kaptan bunun kurulumuyla ayrıntılı uğraşacak bir durumda değildir; esas görevi gemiyi kılavuzlamaya mümkün olduğu kadar kısa sürede başlamasıdır.
3- Boyutları fazla büyük olmamalı ancak ekran kullanıma yeter büyüklükte olmalıdır. Kanımızca 11-12 inch ekran boyutundaki tablet bilgisayarlar idealdir.
4- Düşmeye, çarpmaya ve suya karşı yereli korumaya sahip olmalıdır. Günümüzde suya ve yağmura karşı korumayı sağlayan boyun askıları bulunmaktadır.
5- Kullanımı kolay olmalıdır.
Günümüzde gelişmiş PPU cihazları yukarıda saydığımız 5 kriteri karşılamasının yanı sıra, kılavuz kaptanların manevrada kullanılan römorkörler ve VTS ile de haberleşmesini sağlayabilmektedir. Bu şekilde kılavuz kaptan, römorkörler ve VTS arasında sessiz iletişimin sağlanması mümkün olabilmektedir. Elbette ki kılavuz kaptanın manevra esnasında PPU cihazının elektronik klavyesi ile römorköre kumanda yazması beklenemez. Bu nedenle kumanda seti iletişim penceresinde hazır olarak gelmekte ve kılavuz kaptana göndereceği kumandayı sadece dokunmatik ekranda tuşlamak kalmaktadır.
ŞEKİL: Römorköre kumanda ara birimi. Römorköre çoktan seçmeli kumandalardan biri seçilerek gönderilebilmektedir.
Ancak kanımca bu pratikte kullanımı açısından denizcilik geleneklerine kolay adapte edilebilir bir sistem olmayacaktır. Kılavuz kaptan ile römorkör kaptanı arasında ses ile kurulan iletişim manevranın önemli unsurlarından birisidir. Bu iletişim manevra sahasındaki bütün unsurlar açısından manevranın takibini mümkün kılmaktadır. Dolayısıyla sessiz çevrimde sadece ilgili römorkörün görebileceği kumanda setleriyle işlem yapılması kanımca henüz pratikte uygulanmaya hazır bir sistem olarak gözükmemektedir. Burada belirtmemizin nedeni böyle bir sistemin de geliştirilmiş olduğu bilgisini okuyucularımıza aktarmaktır. Merak edenler için Kılavuz Kaptan-Römorkör-VTS arasındaki bu çevrimin AIS haberleşme altyapısını kullandığını ve bu yüzden güvenilirliği olan bir haberleşme sistemi olduğunu da aktaralım.
PPU Kullanımının avantajları-dezavantajları
PPU cihazlarının kullanımı konusunda çoklukla isteksiz davranılmış ancak kullanılmaya başlandığı tüm bölgelerde yararları kılavuz kaptanlar tarafından kabul edilmiştir. PPU yazılımları yapılan manevrayı otomatik olarak kaydetmekte ve kılavuz kaptan daha sonra tüm manevrayı çevredeki tüm trafikle birlikte yeniden oynatmak ve izlemek şansına da sahip olmaktadır. Ayrıca bu kayıtlar daha sonradan istenildiğinde kanıt amaçlı da kullanılabilmektedir.
PPU Kullanımının avantajlarını kısaca şu şekilde listeleyebiliriz:
1- Daha hassas konum belirleme.
2- Köprüüstü donanımına bağımlılığın ortadan kaldırılarak kılavuz kaptana kendi tanıdığı-iyi bildiği ortamında bilgi sunması.
3- Mobil özelliği sayesinde manevra süresince her an kılavuz kaptanın yanında olabilmesi.
4- Geminin anlık pruva bilgisi, sürüklenme yönü, belirlenen aralıklarla ileriye dönük konum tahmini yapabilmesi sayesinde manevraya destek olması ve kılavuz kaptanın kırlangıçtan manevra yaptığı ve serdümen ile sesli iletişimin zor olduğu durumlarda da yanında olabilmesi. Dönüş ivmesinin (Rate of Turn, ROT) anlık takip edilmesine izin vermesi.
5- Geminin su çekimi bilgilerini AIS sisteminden otomatik olarak alıp sığlık bölgelere yaklaşıldığında uyarı vermesi;
6- Trafik ayırım şeması içerisinde seyredildiği durumlarda ayırım şeridi sınırına yaklaşıldığında ve dışına çıkıldığında uyarı vermesi;
7- Çevredeki diğer trafik ile ilgili bilgi gerektiğinde; örneğin yakındaki diğer gemilerin isminin, varış limanının ve diğer statik ve dinamik bilgilerinin tek bir dokunuşla kolayca görülerek iletişim kurulmasını kolaylaştırması hem seyir emniyetine yardımcı olur hem de GTH ile iletişim kurulması ihtiyacını azaltır.
8- Birden fazla kılavuz kaptanın görev aldığı uzun kılavuzluk bölgelerinde kılavuz kaptanların görev tesliminde PPU cihazının da devredilerek kılavuzlamada devamlılığın daha iyi sağlanması.
9- LPG, LNG ve tanker gibi tehlikeli yük taşıyan gemilerin veya büyük yolcu gemilerinin yanaşma/kalkma manevraları esnasında rıhtıma veya limanın çeşitli bölgelerine olan mesafeleri otomatik olarak göstermesi sayesinde rıhtımdan veya gemi üzerinden yapılacak bu gibi yardımlara daha az veya sadece doğrulama amaçlı ihtiyaç duyulması. Yine bu mesafelerin anlık görülmesi sayesinde daha emniyetli bir manevraya olanak sağlaması.
10- Römorkörlerin mevki ve hareket yönü bilgilerinin anlık olarak ekrandan takip edilebilmesi sayesinde daha etkin manevra yapılabilmesi. Örneğin römorkör gemiyi uzaktan takip ediyorsa zamanında uyarılabilir veya römorkörün gemiye dayanma açısı görülerek gerekli değişiklikler ve uyarılar yapılabilir. Kılavuz kaptanın bunu gözle yapması çoklukla mümkün olmaz; çünkü bir rıhtım manevrası ise kılavuz kaptan ve römorkörler geminin farklı taraflarında bulunur.
11- Verilerin kaydedilmesi sayesinde kılavuz kaptan tarafından daha sonra yapılan manevrayı değerlendirme ve eğitim amaçlı kullanılmasına, veya herhangi bir kaza veya kazaya yakın durumun meydana gelmesi durumunda yine kılavuz kaptan tarafından durumu daha kolay anlatmasına olanak vermesi.
PPU Kullanılmasının dezavantajları:
1- Sanal gerçeklik ortamına kılavuz kaptanın gereğinden fazla kendini kaptırıp gerçek dünya koşullarından uzaklaşması riski.
2- PPU cihazının AIS sisteminden aldığı statik bilgilere aşırı güven duyulur ve doğrulaması yapılmazsa bu bilgiler el ile girilen bilgiler olduğundan, eğer güncellenmemiş, eski seferden kalmış veya hata ile yanlış girilmiş iseler kılavuz kaptanı da yanlış yönlendirebilirler.
3- Tüm beşeri sistemler gibi beklenmedik anda yazılım hatası, pil bitmesi veya arıza çıkması riski her zaman bulunmaktadır.
4- Kılavuzlukta, “Looking out of the window is essential” yani lumbuzdan dışarıya bakmak esastır. Bu cihazın var olması hiç bir zaman bu kuralı değiştirmez.
Sonuç ve değerlendirme:
Taşınabilir kılavuz kaptan birimi (PPU) cihazları tüm dünyada giderek daha fazla kılavuz kaptanlar tarafından seyir yardımcısı olarak kullanılmaktadır. Kanal, nehir ve limanlarda veya trafik ayırım şeması içerisinde daha hassas seyir yapılmasını ve insan hatasının en aza indirilmesini destekleyici bir sistem olarak öne çıkmaktadır. Yukarıya sıraladığımız dezavantajları da iyi bilinerek kullanılması durumunda kılavuz kaptanı desteklen ve geminin genel seyir emniyetini arttırıcı bir seyir cihazı olarak değerlendirilebilir. Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün de SOLAS ve Ana Hatlar içerisinde “Kılavuz kaptanların seyir emniyeti amaçlı giderek daha yaygın kullandıkları bir cihaz” diyerek yer vermesi de bu sistemin IMO tarafından da tanındığını göstermektedir. Römorkör ve VTS ile haberleşme gibi ileri uygulamalarının ve dokunmatik tablet bilgisayar gibi taşınabilirliği yüksek uygulamalarının olması, bluetooth ve wi-fi teknolojileriyle iletişim sayesinde hareketli kullanımın üst seviyeye çıkması, kullanılabilirliği d arttırmıştır. Cihaz bir işletim sistemi içerdiğinden kılavuzluk hizmetleri ile ilgili diğer uygulamaların da adapte edilmesi (faturalandırma, gemi sicili ve kaydı oluşturma gibi) ve tek bir cihazın çok işlevle kullanılabilmesi de mümkün olabilmektedir.