Ülkemiz uzun yıllardır AB trenine binmeye çalışsada söz konusu tren bize yakın garlarda durmamaya özen gösteriyor,ancak bizim siyasilerimiz ısrarla trene binmek isterken bir dizi yanlışlıkyapmaya devam ediyorlar.Aynen geçtiğimiz günlerde TBMM AB UYUM KOMİSYONU nunda yapılan yanlışlık gibi.
Türk Balıkçılığının AB ye uyum sağlayabilmesi için 1380 sayılı yasada bazı değişikler yapılması için sırasıyla TBMM de AB KOMİSYONU,ÇEVRE KOMİSYONU ve TARIM KOMİSYONU nunda görüşülerek TBMM inmesi bekleniyor.
İlk yanlışlık AB KOMİSYONU nunda yapıldı ,1380 sayılı yasada mevcut olan Amatör Balıkçılıkla ilğili düzenleme ye yeni ilaveler yapılması beklenirken ,Bu madde tamımıyla ortadan kaldırıldı.
Cumhurriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz BAYKAL ile 6 yıl evvel yaptığımız 18 saatlik bir görüşmenin ardından 2006 yılında Deniz BAYKAL ın isteği ile TBMM 32 Milletvekilinin bir araya gelmesiyle Türkiye Balıkçılık sorunları en ince detaylarına kadar araştırılıp kitap haline getirildi,bu kitap AB ile uyum için Balıkçılıkta yapılması gerekenleri net biçimde ortaya koyuyordu.
22 Temmuz da yapılan seçimin ardından TBMM kısmen yenilendi,Komisyonlar yeniden kuruldu ve komisyonlarda daha önceki komisyonlar görev yapan bazı vekillerde yeniden görev aldı.Bunlardan biri ONUR ÖYMEN sayın ÖYMEN unuz yıllar yurt dışında kalmış 3 yada 4 dili su gibi konuşan deneyimli bir politikacı,ancak böyle olmasına karşın AB KOMİSYON toplantısında 1380 sayılı kanun önlerine gelince sayın Öymen bilgi birikimini ortaya koymak yerine AKP li vekillerle birklikte Amatör Balıkçılıkta ki uygulamaların kaldırılmasını savundu.
Kendisiyle yaptığım telefon görüşmesinde Bana Avrupa da Amatör Balıkçılar için sınırlama olmadığını ifade ederken bir ara Falanca ülkede böyle bir uygulama var dedi yani çelişkili bir konuşma idi.
Sayın Öymen e 2006 yılında Cumhurriyet Halk Partisi Balıkçılık Sorunları Araştırma raporunu hatırlattım,haberi yoktu olsaydı zaten Amatör Balıkçılıkla ilgili AKP li vekillerle birlikte hareket etmezdi.
Amatör Balıkçıların Ruhsata tabii olması ve sınırlama getirilmesi neden bu kadar önemli şimdi ona girelim.
1380 sayılı kanunda 15 Nisan dan 30 Agustos Akşamına kadar Su ürünleri avlanma yasakları getirilmektedir,Bu yasaklar balıkların göç ve yumurtlama dönemleri olduğu için bilimsel verilere dayanılarak uzun yıllardır uygulanmakta olup,Geçimini Balıkçılktan saglayanların da teknelerini ve aglarını tamir etmesi için bir fırsat olmaktadır.
AB ülkelerinde de durum böyledir.
Yasak süresince hiç bir balıkçının avlanmasına izin verilmez,su ürünleri stoklarının korunması ve artması Ülke insanı için önemli bir etken,çünkü balıklar ne kadar artar ve çogalılarsa o kadar protein kaynağını hemde hormonsuz alma imkanımız artar.
Bu yasaklar süresince tüm balıkçılara yasak uygulanırken ve agır cezalar verilirken.Amatör Balıkçılara hiç bir yasak konmadan diledikleri zaten avlanıyorlarken ne oldu sınırsız avlanma imkanı verildi.AB üyesi hanği ülkede böyle yagma var sayın Öymen sormak lazım.
Sadece İstanbul kıyılarında ortalama 10.000 amatör balıkçı bulunmaktadır bu sayı hafta sonları ikiye katlanmakla birlikte ben 10.000 üzerinden size çarpıcı bir gerçeği yazacağım.
Kıyılarda avlanan bir balıkçının ortalama günde 1 kilo İstavrit avladığını düşünürseniz yumurta ve göç zamanı olan 90 günde 90 kilo balık eder,Bir kilo balıkta ortalama 40 adet istavrit olduğunu düşünürseniz 3600 adet balık eder.Her bir balık ortalama 50.000 yumurta yapar biz bunun 5000 adet nin yaşadığını düşünerek 3600 adet ile 5000 ni çarptığımızda 18.000.000 adet istavrit sadece bir balıkçı daha doğmadan yok etmektedir.
10.000 amatör balıkçının toplamı 180.000.000.000 adet istavrit balığını işte bu şekilde yok etmektedir,Ben bu hesapları en az Amatör Balıkçı üzerinden ve sadece İstavrit Balığını esas alarak yaptım,daha fazla amatör balıkçı ve balık çeşidi düşündüğünüzde su ürünleri stoklarının nasıl kısa vadeli oy hesapları için yok edildiği görürsünüz.
Ülkemizde 70.000.000 kişiye ortalama kaç adet balık düştüğünün varın siz hesaplayın,yada Amatör Balıkçılardan alacakları oy hesabına göre hareket edenler hesaplasın.
Eger AB ile uyum içinde olacak ve aynı trende yolculuk edeceksek çiftte standart yapmadan bilimsel esaslara göre hareket ederek karar vermek zorundayız,birini koruyup diğerine olanak tanımak siyasetinden bıktık artık.