Yaklaşık 25 yıl evvelsine kadar Marmara denizi başta olmak üzere Karadeniz de yoğun Orkinos sürüleri gözükür,göç zamanlarında Beykoz dalyanına giren onlarca Orkinos Beykoz koyunu kızıl renge boyardı.Orkinos un tüketimi pek fazla bilinmediğinden kırmızı et olması nedeniyle işlenmeden tüketilirdi.
80 li yılların başında ise Marmara Denizinden geçen ufak Orkinos sürüleri avlanarak Torik niyetine İstanbul sokaklarında satılırdı.
Rahmetli arkadaşım HALUK CECAN ile TRT 2 de 2000 yılında Derindeki Sırlar adlı Belgeselde beraber çalışıyorduk ben belgeselin danışmanıydım, tüm Türkiye kıyılarında balıkçılık yapılan bölgelerde çekim yapıyorduk, bunlardan biride Antalya da Orkinos avcılığı idi.
Orkinos ölü olarak tutuluyor ve yurt dışına gönderiliyordu,ancak yeterli ekonomik değeri yoktu bu yüzden Ülkemizden sadece 3 yada 4 tekne ile avcılık yapılıyordu.
2002 yılı başlarında Japonlar ın değişen talepleri üzere Türk Balıkçılığı atağa kalkarak önceleri 30 tekne ile başladığı Akdenizin Açıklarında Orkinos avcılığı günümüzde bu sayı 200 den fazla tekneye ve her teknede 30 kişi çalıştığını hesap ederseniz büyük iş gücüne ulaştı.
Ayrıca Orkinos gelirleri hızla artmaya başladı bugün 300 milyon dolar civarında ihracat rakamlarını yakaladı,Bu gelişmeler karşısında Orkinos yetiştiriciliğinde teknikler gelişti,TBMM kararı ile AYCAT üye olduk.
Yabancı ortaklar Ülkemize geldi pek çok Türk Balıkçısı da Yabancı Ülkelerde ortak firmalar kurdu.
İşte 2000 yılından sonra başlayan bu hızlı gelişme Akdeniz e kıyısı olan Başta AB Ülkeleri olmak üzere pek çok çıkar çevresini rahatsız etmeye başladı.Başta İspanya olmak üzere kendi koydukları kurallara uymadan avcılığa devam ederek kotaları aşarak haksız kazançlar elde etmeye başladılar.
Ancak Türkiye nin Akdeniz çanağında hızlı gelişme göstermesi İspanyol balıkçıları rahatsız etmeye başladı çünkü pazarda Ülkemiz ciddi anlamda söz sahibi olmuştu.
2007 yılında Fransa SİDRA körfezinde 4000 ton kota dışı fazla Orkinos tuttu bunu kayıtlara geçirdi, aksi halde satamazdı.
Günümüzde ise Sidra körfezinde AB li balıkçı filoları tam anlamıyla katliam ve yağma yapıyor, bu arada uçak ile Orkinos sürülerini takip etmek yasak olmasına karşın İspanya Güney Kıbrıs Rum kesiminde uçak kaldırarak avcılık yapmaya devam ediyor.
İşte bütün bunlar olup biterken bir çevreci Örgüt kalkıyor yabancı ortağı bulunmayan balıkçıların üstüne gelerek, ağların içine giriyor balık ölümlerine neden oluyor, sonra Türk balıkçılarını katliam yapmakla suçluyor, Bu arada Kıbrıs Çukuruna işaret koyup diğer yandan Güney Kıbrıs a göz kırpıyor, çünkü Güney Kıbrıs AB üyesi olması nedeniyle AYCAT üyesi olduktan sonra kota alacak tabii bu kotayı da İspanya daki balıkçılara satacaklar, böylece İspanya Akdeniz de lider olarak kalacak.
Hatırlarsanız Ülkemiz zeytinyağı nda Avrupa da birinci sıralarda iken İspanyol ve İtalyanların oyunlarıyla liderliği elimizden aldılar.
İşte şimdi aynı oyunlar Orkinos avcılığında yapılıyor.
Orkinos kotası Akdeniz ülkeleri için 28.500 ton AB Ülkeleri için 16.000 ton Ülkemiz için ise 870 tondur.
Geçmiş yıllarda Ülkemiz 1200 ton kotaya sahip iken kota düşürülmüş olup,2088 yılında Madrid te yapılacak AYCAT toplantısı öncesi Türkiye zor durumda bırakılarak Akdeniz den tecrit edilmek istenmektedir.
30 Mayıs günü Kamuoyunu yanıltıcı biçimde haber yapılarak ne yazık ki Ülkemize karşı oynan oyuna Ülkemiz içinden de bir çok aktör katılmış hatta destek vermiştir.
Oysa balıkçılara karşı yapılan eylemlerin AB Ülkeleri başta İspanya tarafından organize edildiği biliniyor.
Örneğin Saldırıya uğrayan Balıkçıların birkaç mil ilerisinde İspanya ile ortak olan başka Balıkçılar var iken hiç yabancı ortağı olmayan Balıkçılarımıza saldırılması tesadüf değildir.
Ancak şu bilinmelidir Başta ben ve arkadaşlarım gelişen ve açık denizlere çıkan Türk balıkçısının sonuna kadar yanındayız.
Halen Okyanuslarda bize düşen payı almış değiliz, bize ait olan pay başka Ülkeler tarafından avlanıyor.
Bu dünya ve denizler sadece onların değildir.